Şah damarımızdan daha yakın – Emre Dorman

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

Kullarım, Beni sana soracak olurlarsa, gerçekten de ben pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin çağrısına cevap veririm. (Bakara suresi 186)

Çağırmak, seslenmek, istemek; yardım talep etmek gibi anlamlara gelen dua, kulun Allah’a yönelişidir. Dua kişi üzerinde psikolojik manada bir rahatlama, huzur ve gönül tatmini doğurur.

– Duada Allah ile kul arasında bir vasıta yoktur.

– Kul, Yaradan’ına halini arz eder ve niyazda bulunur.

*

Dua etmek Allah’a gönülden inanan bir kul için bulunmaz bir nimettir.

Allah’a yakararak durumunu arz eden kul her durum ve şartta Allah’ın kendisini duyup halini bildiğini ve gönülden inanarak dua etmişse şayet Allah’ın ona en güzel şekilde cevap vereceğini bilir.

– Çünkü Allah’ın güzel isimlerinden biri ‘Mucîb’, yani en iyi şekilde cevap veren, duaları kabul edendir.

*

Dua, kulun Allah’a olan teslimiyetinin samimi bir ifadesidir. Kişi her durumda yalnız Allah’a sığınıp güvenir. Allah’ın dilemesi dışında kendisine hiçbir şeyin isabet etmeyeceğini bilir.

Kendisi için neyin hayırlı olduğunu yalnız Allah’ın bileceğine gönülden inanır.

– Dua ihtiyaç içindeki kişi için bulunmaz bir şifadır.

Allah’ı her an yanında hissetmek insana güç verir. Çünkü yüce Allah ‘Karîb’dir (Yakındır).

– Kullarına şah damarlarından daha yakındır. (Kaf suresi 16)

*

İnsan, Rabbine her an muhtaçtır. Dolayısıyla dua ve ibadetler yoluyla her an O’na yakın olmak durumundadır.

Bu yakınlık zor durumlar karşısında kişiye güven verir. Kul kendisini en iyi anlayanın Allah olduğunu bilir.

Çünkü Allah ‘âlim’dir; her şeyi en iyi şekilde bilir.

*

Kul halini ifade ederken acaba Allah yanlış anlar mı diye düşünmez. Allah’tan hiçbir şeyi gizleyemeyeceğini bilir. Gönülden bir samimiyetle halini arz eder:

– “Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret/hatırla. Gaflete kapılanlardan olma.” (A’raf suresi 205)

AFFEDİLMEK İSTEMEZ MİSİNİZ?

Affedin, hoş görün. Allah’ın sizi affetmesini istemez misiniz? Allah bağışlayandır (gâfurdur), şefkatlidir (rahîmdir). (Nur suresi 22)

*

Kur’an ayetleri her fırsatta bizi barışa, hoşgörüye ve affetmeyi üstün tutmaya davet eder. Affetmek insanı rahatlatır ve Allah katındaki derecesini artırır.

Hepimiz hatalarımız sebebiyle Allah’ın bizleri affetmesini dileriz. Bize yapılan iyilikleri unuturken kötülükleri hep hatırımızda tutarız.

– Oysa kötü duygular insanı yıpratır ve kötüye eğilimli kılar.

*

İnanan insana yakışan, iyilikleri görmek kötülükleri ise imkân dâhilinde örtmektir. Bu yüzden biz de, bize yapılan hataları affetmeyi, Allah’a karşı yaptığımız hataların affedilmesinin bir vesilesi olarak görerek, hem hatayı yapan kişiye hem de etrafımıza örnek olabiliriz.

KENDİMİZDEN EMİN MİYİZ?

Müslüman kendinden emin olunan yani her anlamda güven duyulan olmalıdır.

Güvenilir olmak yani insanların sizden emin olması peygamberlerin öncelikli özelliklerinden biridir.

– Peygamberler gönderildikleri topluluklara Allah’ın mesajlarını iletirken doğru sözlü ve güvenilir elçiler olduklarını vurgulamışlardır.

*

İnsanlar arası ilişkilerde karşılıklı güven çok önemlidir.

İnsanların sizden emin olması ve bu güvenilirliğinizin Allah’ın buyruklarına olan bağlılığınızdan kaynaklandığını bilmeleri son derece önemlidir.

Kuran’da:

– “Bunlar, kendilerindeki emanetlere ve sözlerine sadık kalırlar.” (Mearic suresi 32)

buyrularak gerçek manada inanan bir kişinin sözünden de kendinden de emin olunması gerektiğine dikkat çekilir.

Yrd. Doç. Dr. Emre Dorman, 10.06.2016

Yazının kaynağı ve tamamı için: http://sosyal.hurriyet.com.tr/yazar/emre-dorman_619/sah-damarimizdan-daha-yakin_40115634

Bir cevap yazın