Hücrelerimiz haz aldığımız zaman değil, iyilik yaptığımız zaman mutlu oluyor.
(Not: Bu yazı haz odaklı bir yaşamın depresyonu nasıl tetiklediğini izah ediyor, dolayısıyla Avrupa’daki intiharların nedeni de bu şekilde izah edilebilir).
Mutluluğun 2 tipi var;
1)Hedonik mutluluk 2)Eudaimonic mutluluk
‘’Hedonik mutluluk’’, herhangi bir ideal olmaksızın yapılan -haz alıcı- eylemlerin yaşattığı mutluluk tipidir. Bu eylemlerde herhangi bir anlam arayışı yoktur. Amaç zevk ve sefadır. Mutluluğun bu formunda –belli bir süre sonra- hazzı sürekli kılma, hazzı maksimize etme ve acılardan kaçınma çabası olur.
‘’Eudaimonik mutluluk’’ ise anlamlı ideallere bağlı olarak yapılan fiillerin yaşattığı mutluluk tipidir. Burada merhamet ve yardımseverlik ön plandadır. Birey kendisi ve çevresi ile barışıktır. Eylemler anlam ve değer odaklı yani maneviyat eksenlidir. Dolayısıyla bu mutluluk tipi aslında kamusal bir mutluluktur.
Hedonik ve Eudaimonic eylemlerin hücresel düzeydeki etkilerini inceleyen çok ilginç güncel bir çalışma var (University of North Carolina at Chapel Hill, USA). “İnsan mutluluğu üzerine işlevsel bir genomik bakış’’ başlığı ile yayınlanan ve genomik tabanlı analizler içeren bu çalışmaya göre;
Hücrelerimiz Hedonik ve Eudaimonik eylemler esnasında farklı tepkiler veriyor ve gerçek mutluluk aslında sadece Eudaimonik eylemlerde görülüyor. Bu, hücresel olarak kanıtlanan bir durum.
Hedonik –yani belli bir amaca yönelik olmayan haz verici- eylemlerimiz esnasında hücrelerimizdeki CTRA-stres genleri anlamlı biçimde artıyor. Yani vücudumuzda stres/depresyon birikiyor. Ama -haz veren- bu eylem bitince hücrelerimiz/bedenimiz hemen depresyona giriyor.
Buna karşı Eudaimonik –yani belli bir ideal uğruna yaptığımız- fiillerde ise hücrelerimizdeki CTRA-stres genleri anlamlı biçimde azalıyor. Yani stres/depresyonumuz yok oluyor. Hatta bağışıklık sitemimiz güçleniyor. Ve hastalıklara karşı daha iyi savunma yapar hale geliyoruz.
Hedonik eylemler ile ancak ‘’anlık tatminler’’ yaşıyor ve günlük aktivitelerde kısa süreli mutluluklar tadıyoruz. Ama bu eylemler bittiği anda hemen depresyona giriyoruz. Bu nedenle de hedonik eylemlerin süreklilik kazanmasını istiyoruz. Ama günlük pratikte (7×24) bu mümkün değil. Bu yüzden de haz odaklı yaşayanlar aslında sürekli bir sıkılmışlık ve depresyon hali içinde oluyorlar.
Yani Eudaimonic eylemler fiziksel ve ruhsal olarak kısa ve uzun vadede sağlığımızı olumlu biçimde etkilerken, Hedonik eylemler tam tersi bir sonuç doğuruyor.
Bilim adamları Hedonik hazları mutluluk olarak değil “anlık tatmin” olarak yorumluyorlar. Belli bir amacı olanlar, hem mutlu hem de sağlıklı iken herhangi bir amacı olmayan (anı yaşayanlar) ise hem mutsuz hem de sağlıksız oluyorlar. Araştırmanın lideri Fredrickson’a göre “Günlük aktiviteler kısa süreli hazlar sağlasa da, uzun vadede negatif fiziksel sonuçlar doğuruyor. Hücresel düzeyde bakarsak, vücudumuzun tepki verdiği tek bir mutluluk türü var, o da bir amaç uğruna yaşamak ve o amaca bağlı olmak.”
Sonuç olarak belli bir amaç (ideal) uğruna yaptığımız eylemler (iyilikler, salih ameller) bizi kısa ve uzun vadede sağlıklı/huzurlu/mutlu kılıyor.
Ama anlık tatmin yaşadığımız –amaçsız- eylemler bize sadece anlık haz yaşatıyor. Eylem bitince de bizi depresyona sokuyor. Uzun vadede de direncimiz düşüyor ve muhtelif kronik hastalıklara yakalanıyoruz.
Demek ki mutlu ve sağlıklı olmak için başkalarını da düşüneceğiz. Biyolojik yapımız (fıtratımız) böyle dizayn edilmiş. Bunu ne kadar çok yapıyor isek bedensel ve ruhsal sağlığımız o oranda iyi olacak…
Tüm bunlar (bilimsel olarak tespit edilen bu kevnî ayetler) bize neyi hatırlatıyor?
Şunu: Yaptığımız iyi ameller (SALİHAT) sadece ahiretimizi değil dünyamızı da güzelleştiriyor.
İşin özeti şu; ‘mutluluğun sırrı Hedonik eylemlerden kaçınmak ve Eudaimonik eylemlerde bulunmak’tır.
Bu bilimsel ifadeyi Kur’anî olarak ‘günahlardan kaçınmak ve salih amellerde bulunmak’ şeklinde okuyabiliriz. İkisi de aynı…
‘…Rabbimiz! Sen bize dünya da ahirette de güzellikler ver… (Bakara 2/201)’
KAYNAKLAR
1)Fredrickson BL, Grewen KM, Coffey KA et al. A functional genomic perspective on human well-being. PNAS, July 29, 2013 DOI: 10.1073/pnas.1305419110
2)Fredrickson BL, Grewen KM, Algoe SB et al.Psychological well-being and the human conserved transcriptional response to adversity. PLoS One. 2015 Mar 26;10(3):e0121839. doi: 10.1371/journal.pone.0121839. eCollection 2015.
Alıntı: Doç. Dr. Zeki Bayraktar
Geri bildirim: Kur’an insanın ruhuna ve aklına hitap eder, tüm sorunlarına çözüm getirir – Oku, düşün, uygula