“Pavlus’un ‘davaya adam kazanabilmek için’ girmediği kılık kalmamıştı!”

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

Tarsuslu Pavlus hakkında, kendisi de bir Hıristiyan olan Hıristiyan ilâhiyâtçısı W. H. Frend şöyle diyor: “Pavlus bencil bir adamdı; dâhi idi belki fakat güvenilir değildi. Pavlus’un ellerinde Rab Mesih, imanla tanınacak Tanrı-insan, şakirtlerinin tanıdığı ve hatırladığı Nasıralı Peygamber’in yerini aldı.”

Aytunç Altındal onun için “Pavlus, hileli mantık yardımıyla tektanrıcılık tarihindeki ilk kayıtlı çifte standartçılığın yaratıcısı oldu.” der (Üç İsa).
Tüm putlaştırmacılar bir parça Pavlus değil mi? İsa’yı sevme adına, tarihte İsa’nın getirdiği vahye en büyük ihaneti yapmış olan bu isim, İncillerin ardına eklenen mektubatında kendisini şöyle savunuyordu:

“Ve Yahudileri kazanayım diye Yahudilere Yahudi gibi davrandım; kendim şeriat altında olmadığım hâlde şeriat altında olanları kazanayım diye…” (Korintoslulara Mektup)
Evet, gördüğünüz gibi Pavlus’un niyeti temiz.(!) İnsanları “İsacı” yapabilmek için, bir başka ifadeyle “davaya adam kazanabilmek için” girmediği kılık kalmıyor.
Bizde de, Hz. Peygamber’e aynısını yapmak isteyenler çıktı. Öyle ki, bunlar içerisinden Peygamber’i yüceltme adına Kur’an’ı tahrife yeltenenler bile oldu.

“De ki: Ben de sadece sizin gibi bir insanım” (18:110) anlamındaki âyetin başındaki “sadece” anlamı veren “innema” edatını çözüp, “inne” ve “ma”yı birbirinden ayırıp ilgi zamiri olan “ma”ya olumsuzluk edatı olan “ma” yerine koyarak âyeti tam tersi bir anlama taşımışlardı: “Şu kesin ki, ben sizin gibi bir insan değilim.”
Bilinen bir gerçektir ki, Hz. Peygamber daha hayatında bu tür bir koku taşıyan tavırlara en sert tepkiyi göstermişti. Şu örneklere bakın:
Osman b. Maz’un’un ev sahibesi, onun cenazesine yönelerek “Ne mutlu sana” diye onun cennetlik olduğunu ima edince, arkasından sessizce gelen Peygamber, “Siz ne diyorsunuz? Vallahi ben yarın başıma ne geleceğini bilmiyorum” diye çıkışmıştı.

Yine Hz. Aişe “Kim Muhammed yarın ne olacağını bilir sanıyorsa, şüphesiz o Allah’a büyük bir iftirada bulunmuş olur.” (Müslim, İman 287)

O’ndan kıyametin ne zaman kopacağını soranlara, doğrudan vahiy cevap veriyordu:

“Sen nerede, kıyametin vaktini bilmek nerede?” (79:43) diye.

Haydi, kıyaslayın bakalım “şeyh uçmaz mürit uçurur” örneklerini!
Her tür putlaştırmanın bedevîlik olduğunu İbn Haldun Mukaddime’de ima ediyor. Peygamberler tarih boyunca hep medeniyetin kurucu öznesi olmuşlardır. Onların görevi sadece medenîleştirmek değil, aynı zamanda bala oturan sinekleri de kovalamaktır.

O sinekler ki, yalnızca tükettikleri temiz değerleri kirletmekle kalmazlar, “yüceltme” bahanesiyle o değerin ardına sığınıp putlaştırmaya karşı savaş açanlara çamur atarlar. Attıkları çamurları kendilerine iade edesiniz isterler. Eğer siz yanılır yenilir de çamuru iade ederseniz, o çamur çamurcuya değil ardına saklandığı değere gelecektir. Zaten amaçları da odur; o zaman sizi mahkûm etmek için yaygarayı basacaklardır.
Kur’an’da isimleri geçen Arapların taptığı Vedd, Suva’, Yeğus, Ye’uk ve Nesr (71:23) isimli putlar, kimi müfessirlere göre İdris Peygamber’in havarileri olan salih zatlar imiş.
Bu size, putlaştırma alanında dünle bugün arasında çok fazla bir şeyin değişmediğini göstermiyor mu?

Alıntı: Mustafa İslamoğlu, Peygamber Yazıları Sf. 70

 

Bir cevap yazın