Muaviye’nin teb’ası ve dişi deve

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

Gücün keyfiliğe dönüşmesini ve keyfiliğin kitlelere yansımasını yeren tarihi bir hikâye

Bir gün Ali’nin taraftarlarının yoğun olduğu Küfe’den bir Arap, devesiyle Şam’a gelir.

Şam sokaklarında dolaşırken bir Şamlı ona yanaşır,

“Ver o dişi deveyi bana, o benimdir…” der.

Tartışma büyür. Küfe’den gelen Arap, “Bu deve benimdir; üstelik dişi değil, erkektir” diye itiraz etmişse de anlaşamamışlar.

Nihayet dalaş ve ihtilaf, Muaviye’ye yansır. Halk meydanda toplanmıştır… Muaviye; Küfe’den gelenle Arap ile Şam’da onun devesini gasp edip sahiplenen Şamlıyı dinledikten sonra, kararını şöyle açıklar:

“Bu dişi deve Şamlınındır!”

Sonra toplananlara dönüp sorar: “Ey Şamlılar, bu deve dişidir değil mi?”

Meydanda toplanmış halk: Evet; deve, dişi devedir.

Muaviye, ikinci soruyu yöneltir: “Ey cemaat, bu dişi deve kimindir? Şamlınındır değil mi?”

Tebaa, hep birlikte bağırır: “Elbette, Şamlınındır!”

Muaviye, tebaanın da onayıyla deveyi Şamlıya teslim edip gönderir.

Küfeli şaşkın bir vaziyette devesinin ardından bakakalırken; Muaviye, onu yanına çağırır ve der ki:

Bak ey Küfeli, dinle! Sen de, ben de biliyoruz ki; bu deve senindir ve dişi değil, erkektir… Ama sen Küfe’ye dönünce gördüklerini Ali’ye anlat ve de ki:

“Ey Ali, Muaviye’nin, dişi deveyi erkekten ayırt edemeyen, o ne derse evet diyen on binlerce adamı var! Ona göre ayağını denk al!”

Bir cevap yazın