Halis din

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

 

“Halis” katışıksız, saf, tertemiz, dışarıdan müdahale edilmemiş, Allah tarafından indirildiği gibi kalan, bozulmamış, içerisine yabancı bir şey katılmamış anlamına gelir.

Kur’an’ın “halis süt” (Nahl, 66) ifadesiyle de: içine yabancı bir madde karışmamış, saf, arı duru, tertemiz, annenin göğsünden yavrunun boğazına akan sağlıklı süt anlaşılır.

Dinin Allah’a özel (halis) kılınması ise Allah tarafından indirildiği gibi korunması ve yaşanması demektir.

Din Allah tarafından vahiy ile indirildiği gibi yaşanması şarttır. Aksi takdirde bu din “hak din, Allah’a özel kılınmış, hidayet ve sırat-ı müstakim dini değil, şeytanların ve tağutların şirk ve batıl dini olacaktır.

Dinin Allah’a özgü kılınması yani halis olması için beşeri hüküm ve tasarruflardan arındırılmış olması gerekiyor. Dolayısıyla sözde âlimlerin, Kur’an ayetlerinin dışında sonradan ilave ettikleri hadisler ve içtihatlar, emir ve yasaklar, helal ve haramlar dini “hâlis” olmaktan çıkarır.

Din Allah tarafından indirilen ayetlerde olduğu gibi saf ve hanif yaşandığı zaman Allah’ın dini olur.

(Ey Resul!) Şüphesiz ki kitabı-ı sana hak olarak indirdik. O halde sen de dini Allah’a özel kalarak (İhlas ile) kulluk et. Dikkat et halis din yalnız Allah’ındır. (…)” (Zümer- 2, 3)

uyarısı Muvahhidlerin hiçbir zaman zihinlerinden asla çıkarmamaları gereken bir Kur’an ilkesidir.

Dini Allah’a özel kılmak, dinin itikat, inanç ve ibadetlerinde bir değişikliğe gitmemek ona ilave yapmamak ve Allah tarafından ayetlerle nasıl geldiyse öylece ona inanmak, o şekilde uygulamaya çalışmaktır. (…) Bizim görevimiz din ve hüküm olarak Allah tarafından indirilen dine iman etmek, yaşamak ve diğer insanlara olduğu gibi tebliğ etmek olacaktır. İnsanları bireysel ve toplumsal kargaşa ve karanlıklardan kurtaracak olan İşte bu Allah’a özel kılınmış din olacaktır.

“Halbuki onlara(bütün elçilere ve milletlere) ancak dini yalnız ona özel kılarak ve Hanifler (Saf Müslümanlar) olarak Allah’a kulluk etmeleri, salat-ı ikame etmeleri ve zekât vermeleri emrolunmuştu. (İnsanlığı ayağa kaldıracak) sağlam din ancak budur” ( Beyyine, 5)

…rivayetlerini önceleyip, itikadi ve ameli hayatına bunlarla yön verenler “hâlis din” olan İslam’dan değillerdir. Şirki, küfrü, hurafeyi ve bidatleri içinde barından din “hâlis” İslam değil, uydurma şirk dinidir. Mezhepçilerin iddia ettiklerinin aksine “ihlas” kelimesi ameli konularla ilgili değil, itikadi konularla ilgili bir kavramdır. Yani “İhlas” kelimesi Kur’an’da “amellerle” değil, “din” kavramı ile beraber kullanılır.

İhlas, “amelleri Allah için yapmak” anlamında değil, “dini Allah’a özel kılmak, yani hanif İslam inancına göre yaşamak” anlamına gelmektedir.

“Şüphesiz ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın. Ancak tevbe edip hallerini düzeltenler. Allah’a sığınıp, dinlerini yalnız O’na özel kılanlar başkadır. (…)” (Nisa, 145, 146)

“O daima diridir; O’ndan başka ilah yoktur. O halde dini yalnız ona özel kılarak kulluk edin. Her türlü övgü âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur” ( Mümin, 65)

Alıntı: Ali Aydın