Vicdansızlığın elli tonu – Tülay Yıldırım Ede

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

Sizlere bugün ülkemize göç etmek zorunda kalmış olan Afrikalı kardeşlerimden bahsetmek istiyorum. Afrika ülkelerinin ekonomik yönden ne kadar kötü durumda olduğu herkesin bilgisi dahilindedir. Çoğu kişi bunu umursamıyor olsa da. Bunun yanı sıra, birçoğu iç savaşın sıkıntıları içerisinde. Ekonomik sorunlar ve iç savaş, onları başka bir ülkeye göç etmek zorunda bırakıyor.

Afrikalıların çoğu, “Türkiye misafirperverdir, Müslüman ülkedir, bizi kucaklar” düşüncesiyle geliyor bu topraklara. Ancak karşı karşıya kaldıkları sorunlar, onlara reva görülen etmenler, tüm hayallerini suya düşürür nitelikte ve içler acısı.

Afrikalıların en çok bulunduğu şehirlerden biri İstanbul. İstanbul’u tercih etmelerinin sebebi; hem Afrikalıların bu şehirde çoğunlukta olması ve birbirine destek olma umutları, hem bu şehrin bir çok farklı kökeni barındırmasından ötürü sorun yaşamayacaklarını düşünmeleri, hem de ekonomik anlamda imkanların daha fazla olduğunu farzetmeleri.

İstanbul/Tarlabaşı’nda ikamet ediyor çoklarcası. Bunun nedeni ise, başka şanslarının olmaması.

Tarlabaşı’ndan 4 Afrikalı kardeşimle konuştuk bir süre önce. Afrika’daki hayatlarından, neden buraya geldiklerinden, sorunlarından, hayallerinden bahsettik.

İbrahim (Gana), Dala Kamara (Sierra Lione), İsmail (Sierra Lione) ve Nazir Muhammed (Gana) ile yaptığımız konuşmanız özeti şöyle:

“Hepimiz ekonomik sorunlardan dolayı Türkiye’ye geldik. Türkiyelilerin bize kucak açacağını ve ırkçılıkla karşılaşmayacağımızı düşündük.  Türkiye’yi, İstanbul’u ve buradaki insanları seviyoruz. Ancak onlar bizi neden sevmiyor, bilmiyoruz.

Bize ev, iş vermek istemiyorlar. Ufak odalarda en az 4 kişi kalıyoruz ve kiralar 600 TL’den başlıyor. Her ay hem kirayı/elektriği/suyu ödemek zorundayız, hem de Afrika’daki ailelerimize para yollamak durumundayız. Ancak burada hiç bir şey beklediğimiz gibi değil.

Evet siyahız ama bizler kötü insanlar değiliz. Burada herkes Müslüman olduğunu söylüyor ama bize kötü davranıp siyah olmamızdan dolayı ırkçılık yapıyor.

Çalıştırıyorlar ama ya az para veriyorlar ya da hiç vermiyorlar. Tek odayı kiraya veriyorlar ama ekonomik sorunlarımızı bilmelerine rağmen umursamayıp en az 600 TL kira alıyorlar.

 Çoğumuz ne alkol kullanıyor, ne de sigara. Buna rağmen bizi pis işler yapan insanlar olarak görüyorlar. Biz siyahlar kötü insanlar değiliz. Tanımak isteseler, onlar da görecekler bunu. Eğer bir beyaz bizim ülkemize gelse, parası olmasa ve dışarıda kalsa, insanlarımız onlara bir oda ve yemek verir ve asla para almaz bunun karşılığında. İstanbul’da insanlar neden ırkçı, neden bizi sevmiyor, bilmiyoruz. Ancak yine de biz seviyor ve daha iyi imkânlarımızın olup ailelerimize yardım etmenin hayalini kuruyoruz.”

Sohbet boyunca tüm hücrelerimi kaplayan utanç, kelimelerle tarif edilemeyecek safhadaydı. Onlar anlattıkça yaşadıklarını, yer yarılsa da yerin bibine girsem diye geçirdim içimden…

Bu ülkede bir çok kişi Müslümnlık iddiasında bulunuyorken, ırkçılık çizgisinin benimsenmesi ne kadar acı ve riyakârca. Yıllardır dostlarımla birlikte Afrikalılar ile beraber mücadelenin içerisindeyiz. Onların nelere maruz kaldığının bizzat şahitleriyiz. Hepsinin pırıl pırıl yüreklerini görüp/bilip kötü sahnelere tanıklık etmek, bizler için büyük bir utanç.

Yıllarca çeşitli ülkeler tarafından sömürülmüş, zulüm görmüş, köleleştirilmiş, katledilmiş bir halkın,  hâlâ benzer sorunlarla yüz yüze gelmesi ne kadar adil ve insani? Başka ülkelerin onlara çektirdiği acılar yetmedi de, bizlerin payına da onlara zulmetmek mi düştü?

Kimse mecbur kalmadığı sürece ülkesini terk edip başka bir ülkeye sığınmaz. Hâl böyleyken, bizlerin paylaşmak istemediği nedir? Sevgi mi? İnsanlık mı? Yiyecek mi? Ev mi? İş mi? Dayanışmanın, insanlığın, paylaşmanın, dost olmanın erdemliliği nerede bu ülkede?

İstanbul’da gün be gün Afrikalılar tüketiliyor, zulüm görüyor. Bunun vebali herkesin üzerinedir. Burada onlara yapılanların, İngilizlerin/Amerikalıların vs onları köleleştirmesinden/zulmetmesinden farkı yoktur!

Siyahlara beyaz bir dünya sunmak hiç de zor değil. Siyahla beyazı kardeş kılıp dayanışmak bizlerin elinde. Yeter ki az insan olalım, yeter ki vicdanımızı duyalım. Tüm siyahi kardeşlerimin güzel yüreklerine selam ola….

Alıntı: Tülay Yıldırım Ede, http://yerelgaste.com/vicdansizligin-elli-tonu-h1397.html

Bir cevap yazın