“Siz hiç Kuran okumaz mısınız, Siz hiç Kuran’ı düşünmez misiniz”

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

Artık Kuran, Mushaf olmuştur. Kıraat, tilavet oldu. Tertil/sindire sindire, anlayarak okumak ise, tecvid. Artık Kuran kendisiyle teberrük edilen, istiharede bulunulan bir kitap haline getirildi. Cifr ve ebced hesaplarıyla tılsımlı ve cadıca işlemler yapılan, cin kovma, nazardan koruma gibi işlemler için başvurulan bir kitab oldu.

Artık Kuran ‘anlaşılmak’ için okunmaz oldu. Sevap devşirmek, ölülere bağışlamak için okunur oldu. O dirilere değil, artık ölülere hitab etmekte.

Hükümlerini günlük hayatta çiğnerken, geceleyin ona karşı ayaklarımızı uzatmamak ona saygının nişanesi oldu. Abdestsiz el sürülmez diyenler ile mealini okumayı yasaklayanlar nedense hep aynı mahfiller. Orta çağda kilise babalarının halkın İncil okumasını yasakladıkları gibi bunlar da aynı şeyi yapmaktalar. Zira insanlar onu okursa, bunların Kuran’sız İslam anlayışları toz-duman olur.

Anlayacağınız bu milleti vahiyden mahrum bırakanlar sadece Kuran eğitimini yasaklayanlar değildir. Sağdan, sağdan gelenler de bu cinayete bir o kadar ortaktırlar.

Onlar Kuran’ı sadece uzmanların anlayabileceğini söylerler, halka da kendilerinin takdim ettiği kadarını anlamak düşer. Hâlbuki Kuran’ı okumak değil, anlamak farzdır.

Kuran sorar; ‘Siz hiç Kuran okumazmısınız, Siz hiç Kuran’ı düşünmez misiniz’?

“Biz Kuran’ı öğüt alınsın diye kolaylaştırdık. O halde yok mu öğüt alan?” [Kamer/17]

Şimdi de tüm bu hal-i pür melalimiz ile Allah’ın rahmetinden af ve merhamet diliyoruz. Uyanık bir kumarbaz gibi, ya tutarsa pişkinliğini de bırakmıyoruz.

Alıntı: Saadettin Merdin – Kendisinin yazının sonlarında belirttiği üzere Mustafa İslamoğlu ve Mehmet Okuyan’ın derslerinden hazırlanmış bir vaaz örneği – Tamamını okumak için: http://www.saadettinmerdin.com/genel/32-kadir-gecesi.html