Geçmişe bağlılık problemi, Kur’an’da sürekli vurgulanan ‘atalarının dini’ uyarısında olduğu gibi, bir alışkanlıktır. Bu alışkanlık ‘düşünmeyen insan’ için geçerlidir. Müşriklerin ‘Biz atalarımızdan böyle gördük!’ demeleri ile bir Müslüman’ın ‘Biz hocalarımızda böyle gördük!’ demesi arasında, değişen zamanı okuyamamak açısından, hiçbir fark yoktur. Kur’an bu bakış açısını çok güzel bir şekilde sorgular. ‘Ya atalarınız yanılıyorsa? Hiç düşünmez misiniz?’
Elli yıl önce, ‘Allah!’ demenin bile yasak olduğu yıllarda, ortaya konan ve uygulanan eğitim metotlarını, okullarda Kur’an ve Siyer derslerinin serbest olduğu bir dönemde uygulamak, değişen zamanı okuyamamaktır.
Kendi cemaatinin hocasını kutsamayı, ibadet haline getirmiş zihinler, yeni neslin çocuklarını okuyamazlar. İslami camianın en büyük sıkıntılarından birisi yöntemi kutsamaktır. Kimisi elli yıl önce yaşamış hocasının yöntemini kutsarken, kimisi yirmi yıl önce bir yöntem belirlemiş olan büyüklerinin yolunu kutsuyor. Bazıları ‘Biz Osmanlı medreselerini örnek alıyoruz’ cümlesiyle, düşünüp üretemeyen, yeni dönemi okuyamayan kafalarını kutsuyorlar. Hem de Osmanlı’nın arkasına saklanarak.
Yeni dönemi okumak ve yöntemler üzerine kafa yormak ‘Bilgi ve cesaret’ ister. Bilgi ister çünkü, hem zamanı hem çocuğu doğru okumak kolay değildir. Hem tohum hakkında bilgi sahibi olacaksınız, hem de değişen hava şartlarının toprağa ve tohumu etkisini doğru hesaplayacaksınız. Sadece bilgi sahibi olmak yetmez. Cesur adımlar atabilmeniz gerekir. Üstünüzde ki büyükler ve yol arkadaşlarınız karşı çıkacak size. ‘Eski köye yeni adet getirme!’ diyenlere karşı mücadele etmek, cesaret ister.
Sait Çamlıca, 14.11.2012
Tamamı için: http://www.saitcamlica.com/cemaat-ve-tarikatlar-simdi-ne-yapacak/