Mehdi inancı Kur’an’a aykırıdır – Prof. Dr. Süleyman Ateş

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

YAZI 1:

Mehdi, doğru yola iletilmiş veya ileten kişi demektir. Bu, İsa’nın geleceği hakkındaki Hıristiyan inancından İslâm’a uyarlanmış, Kur’an’a aykırı bir inançtır. Hıristiyanlar, İsa’nın kabrinden, cesediyle göğe kaldırıldığına, son zamanda gökten inip Allah adına insanlar arasında hüküm vereceğine, suçludan cezalandırıp kendisine inanmış ve destek vermiş olanları ödüllendireceğine inanırlar. İşte büyük ihtimalle bu inanç, Şiiler arasında muntazar imam (beklenen kurtarıcı önder), Sünniler arasında da mehdi şekline bürünmüş olabilir.

Şiiler, ortadan kaybolduğu iddia edilen on ikinci imamın, ahir zamanda çıkıp adaleti kuracağına inanırlar. Kabrinden kaybolup bir gün adaleti kurmak üzere yeryüzüne inecek olan İsa ile ortadan kaybolup bir gün yine aynı ülküyü gerçekleştirmek üzere ortaya çıkacak olan muntazar imam inancı, hemen hemen birbirinin aynıdır. Değişik olan sadece isimlerdir.

(…)Bizim gökten İsa’nın inmesini yahut ortadan kaybolmuş imamın çıkmasını ya da mehdinin gelmesini beklemeye ihtiyacımız yoktur. Bu inançlar, kesinlik ifade etmeyen bazı rivayetlere dayanır. İslâm, kıyamete kadar baki olan son dindir. Onun güçlenmesine yardım eden, bu uğurda canını feda etmeye hazır olan her Müslüman İsa’dır, imamdır, mehdidir.

1979 yılında Azerbaycan’da tanıştığımız mihmandarımız olan şimdiki şeyhülislâm (o zamanki şeyhülislâm yardımcısı) Paşazade Hacı Allahaşükür’e, “Böyle hayali şeye ne diye inanıyorsunuz?” dediğimde, “Halkın birleşmesi, inançlarının canlı kalması için buna inanmalarında yarar vardır. Yoksa ben de bilirem ki, bir insan asırlarca yaşayamaz” cevabını almıştım.

Süleyman Ateş, 15.04.2005

****************************************************************************

YAZI 2:

Kim ne derse desin, inanç kuşku taşıyan rivayetlere değil, kesin kanıtlara dayanır. Şekk (kuşku) üzerine yakîn (kesin bilgi) kurulamaz. Kişi rivayetleri çelişkili ve kuşkuludur. Yani kesinlik belirtmez. Kur’ân’ın açık söylemine göre zan (yani sanı, tahmin) bilim değildir.

“Onların bu hususta bir bilgileri yoktur. Sadece zanna uyuyorlar. Zan ise haktan hiçbir gerçek kazandırmaz. (Zan ile gerçeğe ulaşılmaz.)” (Necm: 28).

Kur’ân’ın, geleceği Allah’tan başka kimsenin bilmeyeceği hususundaki vurgulu belirtilerine aykırı olduğu gibi kendi aralarında da çelişkili olan bu rivayetler, Yahudilerin, kurtarıcı Mesih (kral) ve Hıristiyanların İsa’nın geleceği hakkındaki inançlarından islâm geleneğine uyarlanmadır.

Gerçekte bu inançların hiçbirisi Kur’an’a uymaz. Geleceği sadece Allah bilir. Bu konuda, “Kur’ân Ansiklopedisi” ve “Soru ve Cevaplarla islâm” adlı eserlerimin 3. ve 4. ciltlerine bakınız.

Süleyman Ateş, 31.10.2005

Bir cevap yazın