İnsanın sütten kesilmesi ve atalar dünyasından çıkması.

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

“Beynini kullanarak düşünmeyi başarmak suretiyle insanın (şanına yaraşır bir hayat) yaşamasına nasıl yardımcı olabiliriz? Aynen yiyecekleri midesiyle hazmetmesi ve ciğerleriyle havayı soluması gibi (beynini de kullanabilmesi için)…
İnsan (başkasına ihtiyaç duymadan) yalnız başına nefes alabilir. Ancak gıda meselesi farklıdır. İnsanın gıdaları doğrudan yemeyi öğrenmeden önce annesinin göğsünden beslenmesinin zaruri olduğu en az bir ya da iki yıllık bir aşama olmak zorundadır. Peki, beynin durumu nedir? Fikir gıdalarını alabilecek duruma gelmesi için onu nasıl hazırlayabiliriz? Beyni babalar/ atalar dünyasının dışına nasıl çıkartabiliriz?
İnsanı sütten kesmek insani problemdir. Bir bebek -vücudu gıdaları doğrudan alabilecek şekilde pekişene dek- annesinin sütünden kesilmez. Ancak daha büyük yaşta bir insanın (beslenmek için) annesinin göğsüne güvenmeye devam etmesi kabul edilemez. Bu doğal olmadığı gibi sağlıksızdır da. Aynı şekilde insanın düşüncesi de doğru bilgiye sahip olana kadar fikren sütten kesilmez. Ancak, (büyüdükten sonra da) baba/ata düşüncesine dayanmaya devam etmesi kabul edilebilir değildir. Bu normal ve sağlıklı bir durum da değildir.
Çocuk dünyaya sorularla dolu halde gelmektedir… Dünyayı anlamak ister ve her şeyi sorar… Bu dünyaya nasıl geldi, bu hale gelene kadar hangi aşamalardan geçti? Doğmadan önce neredeydi? Çocuk bizi bu tür sorulara boğar. Yeterli düzeyde açıklayamadığımızda ise bazen onu baştan savar bazen de ona yalan söyleriz! Çocuk öğrenme melekesiyle dopdoludur. Ancak bu coşkuyu yavaş yavaş yitirir. İnsanlık da aynen çocuk gibidir: Bu evrendeki varlığının kökenini keşfetmede çok zorlanır. Bu yüzden bazı insanlar kökenlerini sorgulamaktan bile kaçarlar. Sorgulayacak olurlarsa da, onların karşısına çıkıp doyurucu açıklama yapma kudretine sahip değiliz.
Geçmişte insanlar, yaratılışları ve gelişimleri hakkında kayda değer bir bilgiye sahip değildi. Bu sebeple hayatın donuk (statik) olduğu zehabına kapılmakta mazurdurlar. Ancak içinde yaşadığımız çağ bize Allah’ın -gerek sebepleri gerekse çözüm yolları açısından problemlere bakış açımızı yenilememizi sağlayacak- âfâk ve enfüs (dış dünya/ kâinat ve iç dünya/benlik) âyetlerinden (mucizevi göstergelerinden) bir kısmını göstermiştir.
Problemlerimiz gerçekten çoktur. Ancak kanaatimce en büyük problemimiz hayatın hareketini (dinamizmini) dondurmak ve bu donukluğu bireylerin akıllarına kazımaktır. Böylece, babalarımızdan miras kalanlar dışında alternatif seçenekler ve farklı çözüm yolları bulunmadığına dair genel bir kanı oluşmasıdır.
Bu konunun büyük bir ciddiyet ve derinlikle araştırılması kaçınılmaz bir gerekliliktir”.

Cevdet Said