ilkel paganizmde tanrı tasavvuru ve islam (insanlar neden tanrıyı görmek ister?)

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

 

İnsanlar neden Tanrıyı görmek ister?

Bir zamanlar: Ey Musa! Biz Allah’ı açıkça görmedikçe asla sana inanmayız, demiştiniz …(Bakara.55)

Allah, yarattığı bu evren içinde gözle görülebilecek basitlikte bir şey olsaydı zaten o Allah olamazdı. Tabiri caizse, bilgisayar içindeki bir çizgi film karakteri, o programın yapımcısını nasıl görebilsin?

Bu gerçeği bildikleri halde, insanlar neden tanrıyı görmek isterler? Görmek yani, bir nesneye vuran ışığın ondan geri yansıyarak gözün arkasındaki sarı lekeye düşmesi, oradan beyne ulaşarak o nesne hakkında fikir edinmek. Görme isteğinin hemen arkasından dokunma isteği gelecek.

“Tanrı’ya dokunmak istiyorum” diyecekler, hani çok sevdikleri siyasi ve dini liderlere dokunmak istedikleri gibi…

İnsanlar neden Tanrıyı görmek ve dokunmak isterler? Çünkü bir kere Tanrıyı görüp dokunulabilecek bir şey yaptılar mı gerisi kolay. Artık onlar Tanrının emrinde değil, tanrı onların emrinde olacak.

Tanrıyı istedikleri gibi şekillendirip yontacaklar. Heva, heves ve isteklerini tanrıya dayatacaklar. Ancak peygamberler, görülmeyen, her şeye gücü yeten, her şeyi görüp gözeten, bizi gören ama bizim asla göremeyeceğimiz bir Tanrıya yani Allah’a iman etmemizi ve O’na kulluk etmemizi istiyorlar, “buna nasıl tahammül ederiz” diyorlar.
Aslında ilkel paganizm bu sorunu çok radikal bir tarzda çözmüştür(!). Taştan, tahtadan istedikleri gibi bir tanrı(!) yontmuşlar, ona bir isim vermişler ve ona tapınıyorlar. Dilsiz, elsiz(kudretsiz) bir tanrı, oh! ne hoş, değil mi!
İbrahim’in tanrısı Allah(C.C) insanlarla konuşuyordu, peygamber vasıtasıyla, Musa’nın, İsa’nın, Hz. Muhammed’in de öyle… İnsanlara talimat veriyor, onlara kurallar koyuyor, insanların mallarını haksız yere toplayıp yemelerini men ediyor, faizi yasaklıyordu.
Ama Azer’in tanrıları öyle mi ya!…Sakin sakin yerlerinde oturuyorlar, hiç bir işlerine karışmıyorlar, sadece törenlerde onlar temizlenip parlatılıyor ve önlerinde bir takım tapınma hareketleri yapılıyordu, hepsi o kadar!…
Tabi ki her müşriklik ilkel paganizm kadar basit ve tenkidi kolay değildir. “Ete kemiğe büründüm … diye göründüm” tarzında çok daha sofistike şirk türleri icad edecekti insanoğlu.

Bir köşesinde yağ bağlamış şekilde oturan, hiç bir dünya gerçeğinden haberi olmayan zavallı etten kemikten bir kişiyi, binlerce insan tapınarak, olağanüstü yetkilerle donatarak Allah’ın berisinden ikinci, üçüncü, dördüncü… ila ahir olarak ilah edinir ve artık Allah’ın yetkilerini verdikleri bu varlığa(insan kılıklı put) taparlar.

Bu et kemik yığını nevzuhur tanrı, bazan tıpkı Hz. İbrahim’in babası Azer’in putları gibi hiç bir şey konuşmaz, doğru dürüst Türkçe bilmez ki Türk müridlerine bir şey anlatabilsin, Arapça da bilmez, Kur’an’ı da yanlış okur ama olsun, artık o onların “gavs” ıdır. Herşeye gücü yeten bir gavs, onları bu dünyada ve ahirette kurtaracak olan bir tanrı…
Çünkü paganlarla aşağı yukarı aynı mantık: görünmeyen bir tanrıya, Allah(C.C)’a kulluk zordur. Hesaba çekecek, kul hakkını soracak, mahşerde terletecek, herkese hak ettiğini verecek.

Ama etten kemikten yeni üretilmiş tanrılar öyle mi ya; İnsanların nerede, nasıl kazandıklarına ve nereye harcayacaklarına(sadece tapınağa aidatını vermek koşuluyla) karışmayacak, kolaycacık müritlerini kutulara koyup cennete götürecek(!)

Rüştü Emir, 02.10.2017

Bir cevap yazın