Fatih Altaylı Menzil’i yazdığına bin pişman oldu! Ama neden?

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

DÜN devletin hâlâ eski hatayı sürdürme eğiliminde olduğunu, FETÖ’den boşalan kamu görevlerine, başlıca birkaç tarikatın hızla aktığını ve örgütlendiğini yazarak “Yarın da ‘METÖ bizi kandırdı’ demeyin sakın”diye yazdım.

Yazdım ve yazdığıma pişman oldum. Birkaç saat içerisinde ben diyeyim yüzlerce, siz deyin binlerce mail yağdı. Farklı kamu kurumlarından pek çok “dertli” bürokrat.

Pek çoğu, “Atı alan Üsküdar’ı geçti” diyerek kurumlarında kimi tarikatların örgütlenmeyi tamamladığını, bazılarının zaten yıllardır örgütlendiğini ve artık kurumların tamamen tarikat kontrolüne girdiğini anlatıyor.

Bu kişilerin belirli simgeleri fütursuzca üzerlerinde taşıdıklarını, kimilerinin yüzükleriyle, kimilerinin giysilerinde taşıdıkları bazı renklerle tarikat bağlantılarını ortaya koyduklarını anlatan okurlar.

Şunu söylemem lazım.

Tarikat veya cemaat mensubiyetini tasvip etmemekle beraber, canı çekenin bunlarla içli dışlı olmasına, aklını, fikrini, hatta bazen namusunu ve şerefini şeyhine emanet etmesine karışmam.

Böyle bir hakkım da yok yetkim de.

İnanç dünyasında aklına ve kendine güvenmeyip, kendini bir tarikatın şemsiyesi altına sokan birinin kamuda görev almasına da doğrudan karşı çıkmam. Ancak Gülen Cemaati henüz FETÖ olmadan ve pek çoğunca makbul bulunduğu dönemlerde yazdıklarımı tekrarlamak isterim.

– Bir kamu çalışanı, hangi görevde veya makamda olursa olsun, devlet görevini yerine getirirken tarikat hiyerarşisini devlet hiyerarşisinden üstte tutuyorsa, 

– Bir kamu çalışanı, kamunun veya halkın çoğunluğunun çıkarındansa mensubu olduğu cemaatin çıkarını korumaya çalışıyorsa,

– Yetkili makamdaki kamu görevlisi, delegasyonunda liyakate değil, tarikat bağına önem veriyorsa,

– Üst makama atanan kişi tarikata bağlı olmadığı zaman bu amire itaatsizlik başlıyorsa, devlet bitiyor demektir.

Biz bunları FETÖ için de yıllarca yazdık ve uyardık.

Karşılığını, karalama, dinleme olarak cemaatten, “Siz anlarsınız bu işlerden” diyerek siyasetten gördük. Ama biz yine de uyaralım.

Biliyorum ki, yine bir işe yaramayacak. Ama bir süre sonra “METÖ ile mücadele” dedikleri zaman, en azından kendimizi tatmin için bu yazıları tekrar gündeme getiririz.

 

*Bahsedilen 1 gün önce yazdığı yazı:

TARİKATLARIN ve cemaatlerin devlete yerleşmesi meselesi Türkiye’nin yeni bir sorunu değil.

Fethullah Gülen Cemaati ile bunun acılarını en ağır biçimde yaşadık ve belli ki daha da yaşayacağız.

Şimdilerde en çok konuşulan tarikat Menzil.

Bu tarikat mensuplarının bazı bakanlıklarda çok yoğun kadrolaştığı konuşuluyor ki, bu da aslında yeni değil.

Bundan yıllar önce AK Parti hükümetlerinde görevli bir bakanla Ankara’da resmi konutunda sohbet ediyorduk.

Şu anda aktif siyasetin içinde olmayan çok güçlü bir isimdi.

Yeni bir kabine revizyonu yapılmış ve çok başarılı görünen bir bakan, görevden alınmıştı.

AK Parti’nin çok güçlü ismi olan o bakana, “Gayet başarılıydı. Niye bakanlıktan alındı?” diye sormuştum.

Bildik tedirgin yüz ifadesini takınmış, “Bakanlıkta sadece kendi tarikatına yer açtığı için Sayın Başbakan çok kızdı. Bir-iki uyardı, ama sonunda görevden aldı” demişti.

“O tarikat Menzil mi?” diye sormam üzerine de başıyla onaylamıştı.

15 Temmuz’un sonrasında da Menzil tarikatının FETÖ’den boşalan “münhal kadrolara” yerleşme çabası içine girdiği konuşuluyordu ve Teke Tek’te konuk ettiğim bir Başbakan Yardımcısı’na bunu sormuştum.

Yanıtı, “Biz de duyuyoruz. Bundan sonra aynı hataya düşmeyiz” olmuştu.

Ancak tarikatlar söz konusu olunca galiba aynı suda iki kere yıkanmak mümkün oluyor.

Sonra da “Islandık” diye feryat figan…

Fatih Altaylı,07.09.2017http://www.haberturk.com/yazarlar/fatih-altayli-1001/1622667-ileride-hatirlatmak-icin-yaziyorum

Bir cevap yazın