İbadetler kendilerinin amacı değil, bilakis daha yüksek bir amaca hizmet eden araçlardır. Bu, şunu gösterir: İbadetleri tek başına kendilerinin amacı ilan ettiğimizde, onları öldürürüz.
Mesela Kur’an’a göre namazın amacı, insanı kötülükten alıkoymasıdır. Orucun amacı ise insanı “takva”ya, yani “sorumluluk bilincine” ulaştırmasıdır.
Dolayısıyla eğer ibadetler bizi daha merhametli, daha akıllı, daha iradeli, daha şefkatli, daha iyi, daha insan, daha kaliteli yapmıyorsa, o ibadet artık ibadet olmaktan çıkmıştır.
Ya ne olmuştur?
-Adet olmuştur, ayin olmuştur, ritüel olmuştur.
Dahası anlamını ve amacını kaybederek zayi olmuş, kanserli bir hücre gibi sahibine hayat yerine ölüm getiren bir uyuşturucuya dönmüştür. Müşrikler ibadet ediyorlardı… Maun suresi baştan sona buna delildir.
Kur’an’da “Namaz kılın” diye bir emir yer almaz. Yatan, devrilen namazı “ikame edin”, ayağa kaldırın, doğrultun, düzeltin diye bir emir yer alır, hem de onlarca kez… “Namazı ikame edin.”
Dolayısıyla bugün oruç konusunda yapılacak istatistik, oruç tutan sayısını öğrenmek değildir. Bugün oruç konusunda bizi sevindirecek istatistik, orucun sorumluluk bilincini artırdığı kişi sayısını öğrenmektir. Oruç kaç kişide sorumluluk bilincini artırıyor. Eğer bunu yapmıyorsa,
korkarım ki toplumumuz oruç tuta tuta orucun amaçlarına karşı, orucun maksadına karşı savaş açabilir. Toplumumuz namaz kıla kıla namazın hedefine karşı savaş açabilir. Toplumumuz hacca gide gide haccın hedefine, tavafın hedefine, Arafat’ın hedefine, Müzdelife’nin hedefine karşı savaş açabilir. Nitekim müşriklerin ibadet hayatı buna tanıktır.
Değerli dostlar! İbadetler amacını gerçekleştirmediği zaman olağanüstü bir uyuşturucuya dönüşürler. “İbadetten uyuşturucu olur mu?” demeyin. Kadir Canatan Bey biraz önce bazı filozofların “Din bir yabancılaşmadır” kanaatinde olduğunu söyledi. Aynı kanaatteyim, tek farkla… Eğer o din Allah’ın dini değilse… İnsanın ürettiği din yabancılaşmadır zira insan din üretmemelidir. Din üretmeye kalkan insan kendisini Allah yerine, Tanrı yerine koymaktadır.
İnsan kültür ve medeniyet üretmelidir. Bunları da yenilemelidir. Kültür din ile yarışmamalı, kendini dinin yerine koymamalıdır. Medeniyet kendisini cevherin yerine koymamalıdır. Medeniyet arazdır, medeniyetler değişir, bir medeniyet gider bir medeniyet gelir. Bunlar din ile yarışmaya başladığında işte o zaman bunları üretenler de Allah ile yarışmaya başlarlar. İşte budur yabancılaşma.
Bu anlamda tekrar edeyim, ibadetler amaçlarını gerçekleştirmedikleri zaman olağanüstü bir uyuşturucuya dönüşürler. Haşhaşı gördünüz mü bilmiyorum!? Yuvarlak, harika bir nimettir aslında, muhteşem bir nimet. Afyon’da çok ekilir, çok olur. Haşhaşı kanatırlar, yeşilken o kandan sakız akar. O sakızı imbikle damıtırlar ve eroin olur.
Aklı örten şeyler neden haramdır biliyor musunuz? Haram olduğu için haram değildir, insanı geçici de olsa akılsız bıraktığı için haramdır. Eroin de bu nedenle insanı yani aklı uyuşturduğu için haramdır. O zaman bu haramların maksadı üzerinden tekrar okunması şu manaya gelir: akılsızlık haramdır.
Söyler misiniz afyon içmeyen koca bir toplum nasıl bu kadar akılsız oldu. Yani afyon içerek akılsızlık haramdır da afyon içmeden akılsızlık helal midir? Neden amaçları ıskalıyoruz?
Aristo’nun dediği gibi bilgi, sebepleri bilmektir. Sebepleri bilmiyorsak bilmiyoruzdur. Sonuçlardan hiçbir şey çıkaramayız. Asıl mesele sebeplerdir. Değiştireceksek sebepleri değiştireceğiz çünkü sonuçlar ancak sebepleri değiştirdiğimizde değişir. O zaman sonuçlar sebebi ele veriyorsa, sebeplere götürüyorsa değerlidir.
Alıntı: 20.05.2018 Akabe Vakfı iftar Konuşması