Kuran’da aynı anlamda gibi gözüken fakat anlam incelikleri barındıran kelimelere örnek

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

Kur’an-ı Kerim’de aynı manayı ifade etmiş gibi gözüken kelimeler var, bu kelimeler aslında farklı manalara delalet etmektedir, bu anlam inceliğine dikkat etmemiz gerekiyor.

Mesela evli kadını ifade etmek için “zevc زوج =eş” ve “imraa امرأة =karı” kelimeleri kullanılmıştır, bunlar aslında farklı manalar ifade etmektedir.

Aile içinde erkek ile kadın arasında her anlamda (dini olsun, cinsel olsun vs..) tam uyumluluk varsa, Kur’an’da kadın için “zevc” kelimesi kullanılıyor.

Mesela, Lut’un karısının dini (inancı) Lut’un dininden farklı, o yüzden ona “zevc” kelimesi kullanılmıyor. Bu örnek Nuh’un karısı için de geçerlidir.

“Allah, inkâr edenlere, Nuh’un karısı ile Lût’un karısını örnek gösterdi. Bu ikisi, kullarımızdan iki salih kişinin nikâhları altında bulunuyorlardı. Derken onlara hainlik ettiler de kocaları, Allah’ın azabından hiçbir şeyi onlardan savamadı. Onlara, “Haydi, ateşe girenlerle beraber siz de girin!” denildi.” Tahrîm 66/10

Aynı şey Firavun’un karısı için de geçerlidir :

“Allah, iman edenlere ise, Firavun’un karısını örnek gösterdi. Hani o, “Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!” demişti.” Tahrîm 66/11

Allah, ilgili ayetlerde “zevc” (eş) kelimesi değil, imreet “karı” kelimesi kullandı. Aynı şey cinsel uyumluluk için de geçerlidir, mesela Zekeriya’nın hanımı kısır olduğundan “zevc” değil, “imreet” kelimesi kullanıldı:

“Zekeriyya, ‘Rabbim! Karım kısır ve ben de ihtiyarlığın son noktasına ulaşmış iken, benim nasıl çocuğum olur?’ dedi. “Meryem 19/8

Bu durumda hamilelikten önce “imreet/karı” olarak adlandırıldı, Allah ona bir çocuk vermeye karar verdiğinde, artık “imreet” değil, “zevc” (eş) kelimesi kullanıldı.

“Biz de onun duasını kabul ettik ve kendisine Yahya’yı bağışladık. Eşini de kendisi için, (doğurmaya) elverişli kıldık. Onlar gerçekten hayır işlerinde yarışırlar, (rahmetimizi) umarak ve (azabımızdan) korkarak bize dua ederlerdi. Onlar bize derin saygı duyan kimselerdi.” Enbiyâ 21/90

Hisham Alabed, 02.04.2018