“Her şeyden önce özgürlük, adalet, eşitlik, hukuk ve şûra temellerine dayanan İslam…”

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

 

Müslümanların nitelikli bir toplum olabilmesi için, adaletin en az namaz kadar önemli bir rol oynadığını fark etmesi gerekmektedir.

Nitekim Emeviler ile başlayan sapma ve bozulma döneminden, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılmasına kadar geçen süreçte, birey ve sultanların genellikle namaz kılmalarına rağmen, bozulmuş ve çoğu zaman adaletten uzaklaşmış olan yönetim biçimleriyle, kendini ve hükmettiği toplumu, hiç de İslam’ın öngördüğü şekilde idare edemediğini, bu durumun halka da sirayet ettiğini görmekteyiz.

Onun için Müslümanlar arasında en az namaz kadar adaletin de öne çıkması ve bütün işlerde bu duyarlılığın gösterilmesi gerekmektedir.

Her şeyden önce özgürlük, adalet, eşitlik, hukuk ve şûra temellerine dayanan İslam yönetim sisteminde, yöneticinin bu ölçülere göre belirlenmesi, gerektiğinde sorgulanıp azledilmesi ve cezalandırılması gerekirken;

Muaviye ile beraber başlayan ve babadan oğla geçen saltanat, krallık ve padişahlık dönemlerinde, bu kurallar neredeyse hak getire olmuştu.

Haliyle Müslümanların, din ile dünya hayatı arasında sağlaması gereken adalet dengesi de bozulmuş, bir taraf din adına, çalışıp kazanmayı feda ederken, diğer taraf da çalışıp kazanmak adına, dini feda etmiştir.

Bunun sonucunda da Müslümanlar bugün hasım ve düşmanlarına avuç açar duruma düşmüştür. Oysa İslam, dini bozuk olanın dünyasının, dünyası bozuk olanın da dininin bozuk olacağı gerçeğini hatırlatmaktadır.

Prof. Dr. İbrahim Sarmış’ın Kurani Hayat dergisinin Mart-Nisan 2012 sayısına yazdığı “İslam’ın Adaleti Ve Müslümanların Uygulaması” adlı makalesinden alıntıdır. Kaynak: http://www.kuranihayat.com/islamin-adaleti-ve-muslumanlarin-uygulamasi_d525.html

Bir cevap yazın