Vahiylerin etkisinden uzak olan beşeri bilimler, ruha herhangi bir hizmet sunamamıştır. Maddi bilimler ise, her alanda gelişme ve kapsayıcılık konusunda uzun bir yol kat ettikten sonra mükemmellik zirvesine ulaşmış, fakat ne yazık ki, bu mükemmeliyet, insanlığın sürekli sefalet içinde yaşamasına engel ol(a)mamıştır!
Bu nedenle, gerçeğin tanınması, anlaşılması ve uygulanmasından kaçınılmamalı, yani doğru dine sarılmalı, çünkü doğru din insanlık için gereken her şeyi içinde barındırır.
Her şeyden evvel bilgi sahibi olmak tek başına yeterli değildir, ahlaklı da olmak gerekir. Bugün dünyaya egemen olan zulüm, bilim eksikliğinin bir sonucu değil, ahlaki değerlerin yokluğunun bir sonucudur.
Sadece insan aklının tek başına insanlığa güven ve refah içinde yaşayabilecekleri bir ortamı sağlayabileceği iddiası doğru olmaz, ilahi vahiyden ayrılan halklar, yükseliş ve ilerleyişini uzun süre ayakta tutamazlar ve kısa bir süre sonra kaybederler:
“Bütün bildikleri dünya hayatının görüntüsüdür. Onlar Ahireti dikkate almazlar. İlgi duymazlar. Onlar içten içe hiç düşünmediler mi; Allah gökleri ve yeri başka şekilde değil, sadece gerçek ve belli bir ömrü olan varlıklar olarak yaratmıştır. İnsanların çoğu Rableriyle yüzleşmeyi göz ardı ederler. Yeryüzünde dolaşmadılar mı ki, kendilerinden önce gelenlerin sonunun ne olduğunu görsünler. Öncekiler bunlardan çok daha güçlü kimselerdi. Toprağı işlemişler ve bunların şenlendirmelerinden daha çok şenlendirmişlerdi. Elçileri de onlara apaçık belgeler getirmişlerdi. Allah onlara yanlış yapmamıştı; yanlışı onlar kendilerine yaptılar. Sonra Allah’ın ayetleri karşısında yalan söyleyerek ve onları hafife alarak kötülük yapan bu kişilerin sonu daha kötü oldu.” (Rum 30/7-10).
Kur’ân’dan Mesajlar, s. 28
Ayrıca okuyunuz:
1 – https://kitapveinsan.com/insan-olmak-prof-hasan-onat/
2 – https://kitapveinsan.com/talidomid-faciasi/
3 – https://kitapveinsan.com/verdiginiz-egitim-bilgili-canavarlar-ve-becerikli-psikopatlar-uretmesin/