Bazı ilahiyatçılar aklı zayıflatarak imanı güçlendireceklerini sanıyorlar.
Oysa bunlar fiilleriyle hem aklı hem de imanı zayıflatıyorlar, hem de İslam ümmetinin güzel meyveler vermesini engelliyorlar, aklı uzaklaştırıp dini hurafelere açıyorlar.
Kendi müritlerinin çeyreği kadar eğitime, dini kültüre sahip olmayan uyduruk şeyhler, akılsızlaştırılmış kitleri sürü gibi güdüyorlar…
Zayıf aklın daha çok iman edeceğini sanmak bir kuruntudur, böylesi aklın hurafelere düşme ihtimali artar…
İman ederek itaat, akıl ve iradeyi zorunlu kılar.
İradesiz kişi otomata benzer; bir otomatın imanıyla imansızlığı arasında ne fark var?
Kuran ile insan aklını sürekli anlamaya davet eden bir hakikat insan hayatına dâhil edilir ve aklı çalıştırma ibadet seviyesine yükseltilir.
Bu, bilgelik sevgisi (felsefenin anlamı) üstünde bilgeliğe bir anlam kazandırır. Bu, Allah’tan dolayı bilgiyi sevmeyle bilmekten dolayı Allah’ı sevmeyi kaynaştırır.
Bildikçe sever sevdikçe Allah’ın davetinden de dolayı daha çok bilmek isterseniz. Bu, felsefe-şükür birleşmesidir.
İman için aklı reddedenler imanı en büyük dostundan ederler. Bunun neticesi imanı taklide dost yapmaktır.
Taklit edilenler de genelde kutsallaştırılmış uyduruk keramet hikayeli ölüler, şeyhler vb olmaktadır. Oysa Kuran, atalarının körü körüne takipçisi güruhları eleştirmektedir.
Kuran, aklı taklitten kurtaracak aracı, taklidi ise İslam’ın özünden uzaklaştıracak düşman olarak sunmaktadır.
Bugünse İslam’ı bir taklit dini yapmaya kalkanlar, kılıçlarını akla ve onun sofistike uygulaması felsefeye karşı çekmiş vaziyetteler.
Prof. Dr. Caner Taslaman, 02.01.2018
Geri bildirim: İnsanların, gerçekleri kabul etmemelerinin gerekçesi: ATALAR KÜLTÜ – Oku, düşün, uygula
Geri bildirim: Menkıbelerle efsaneleştirilen bir “merkez kişilik” marifetiyle dini yok etmek – Oku, düşün, uygula