İnsanların, gerçekleri kabul etmemelerinin gerekçesi: ATALAR KÜLTÜ

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

 

Onlara: “Allah’ın indirdiğine uyun” denildiğinde: “Hayır, biz atalarımızdan gördüklerimize uyarız” derler.

Peki, ama ataları bir şey düşünmeyen, doğru yolu bulamayan kimseler olsalar da mı (onların yoluna uyacaklar)?

Bakara Suresi 170. Ayet

Kavminin inkâr edenlerinden ileri gelenler dediler ki:

“Bu, sizin gibi bir insandan başka bir şey değildir. Size üstünlük taslamak istiyor. Eğer Allah dileseydi, kesinlikle melekleri indirirdi. Bunları geçmiş atalarımızdan duymadık.”

Mü’minûn Suresi 24. Ayet

Mûsâ, onlara apaçık mucizelerimizle gelince,

“Bu, sadece uydurma bir sihirdir. Önceki atalarımızdan, böylesini işitmemiştik” dediler.

Kasas Suresi 36. Ayet

[Seçkinler Mus’ya:] “Bizi atalarımızı inanç ve uygulama olarak izler bulduğumuz yoldan çevirmeye ve böylece ikinizin bu ülkede söz sahibi kimseler olmanızı sağlamaya mı geldin?

Her ne hal ise, size, ikinize inanmıyoruz!” dediler.

Yunus Suresi 78. Ayet

Onlara: “Allah’ın indirdiğine uyun!” dense:

“Hayır biz babalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız” derler. Şeytan onları alevli ateşin azabına çağırmış olsa da mı (ona uyacaklar)?

Lokman Suresi 21. Ayet

Zira onlara, “Allah’ın indirdiğine ve Elçisi’ne gelin!” denildiğinde, “Atalarımızdan gördüğümüz inançlar ve fiiller bizim için kafidir” diye cevap verirler.

Ya ataları hiçbir şey bilmeyen ve doğru yoldan uzak kimseler idiyseler de mi?

Mâide Suresi 104. Ayet

***************************

Peygamber, Mekke Dönemi’nde toplumunun ciddi dirençleriyle karşılaşmıştır.

İnsanların, gerçekleri kabul etmemelerinin gerekçesi de, Kur’an-ı Kerim’de atalar kültü olarak ifade edilir.
Bunun karşısında Kur’an, mevcut olanın sorgulanması üzerinde durur.

Bunun anlamı; var olan kültürü tamamen iptal etmek ya da reddetmek değildir.

Şayet içinde yaşanılan kültür tamamen bir reddin konusu olursa, hiçbir yeni düşünce ve hareket başarılı olamaz.

Özelde Peygamber’in tavrı da şudur; mevcudu sorgulayarak kültürü aşmak.
Kitleler, mevcut rutinlerinin yanlış veya doğru olduğunu sorgulamazlar.

Onlar, ancak bir yerde olumsuzlukla karşılaşınca ya da zarar görünce, işlerin niçin yanlış gittiğini pratik olarak sorgularlar.

Bu anlamda kitleleri, bilgi açısından doğru yönlendirebilecek, onlara sorular sorarak hayatlarını yeniden sorgulamalarını sağlayacak ulema ve aydınların rolü büyüktür.
Tam da burada Kur’an-ı Kerim’in,

“Gidiş nereye” (81/Tekvir, 26) şeklindeki sorusunu hatırlatalım.

Evet, insanların kendilerine daha kuvvetle sormaları gerekiyor:

“Gidiş nereye?” [Prof. Dr. Mustafa Tekin]

 ***************************

 “Doğru olduğuna inandığı ve ezbere bildiği bir konuya aykırı bulduğu bir düşünce karşısında

<bu kadar kişi yanılıyor da sen mi doğru söylüyorsun?> diyen biriyle hiç karşılaştınız mı?

Peki, bu söylemin bir müşrik ağzı olduğunu ve tarih boyunca tüm nebi ve resullere karşı kullanıldığını biliyor muydunuz?

Ya da bu söylemin Allah tarafından reddedildiğini ve yapılan yanlışlar için Ahirette bunun bir mazeret olarak kabul edilmeyeceğini?” [Dr. Fatih Orum]

Ayrıca: http://kitapveinsan.com/caner-taslaman-kuran-ve-atalarinin-koru-korune-takipcisi-guruhlar/