Fransızca bildiğim için Afrika’da yaşayan bazı arkadaşlarla diyaloğum oluyor. Ulaştığım bazı sonuçlar:
- Türkiye ve Arap ülkelerindeki gibi, Afrika’da da en büyük ticaret din adı altında yapılıyor. Afrika’daki hurafeler de aynı, hurafecilerin isimleri farklı.
- Genelde insanlar dini seviyorlar ve öğrenmek istiyorlar, ancak din adına konuşan sözde âlimler yalanlar ve hurafelerle milleti meşgul edip kandırıyorlar.
- Din adına konuşan sözde âlimler Allah’ın Kitabı’nı tamamen etkisiz hale getirmişler.
- Tasavvuf çok yaygın, Allah’ın yerinde şeyh oluyor, bir şey istedikleri zaman Allah’a değil, şeyhlere gidiyorlar.
- Şeyhlerin bir kısmı Muhammed (A.S.) ile akraba olduğunu söyleyerek (dini) ticaret yapıyor.
- Din tamamen yönetimin hâkimiyetinde.
- Şeyhler dini kullanarak çok zengin oluyorlar, ama fakirliğin faziletlerini anlatmaya devam ediyorlar.
- Kuran’a güven sıfır.
- Din, düşünmemek, akletmemek, hareket etmemek ve özgürlüğün zıttı gibi gösteriliyor.
- Bu şekilde anlatılan din, problemlere çözüm olmak bir yana, sıkıntıları daha fazla artırıyor.
- Cehaletin olduğu yerde din ticareti kaçınılmaz oluyor.
- Bu resim söylediğim şeylerin tümünü özetliyor.
Bilginlerini ve din adamlarını Allah ile aralarına koyup rab* edindiler. Meryem oğlu Mesih’i de öyle. Oysa onlara verilen emir, sadece tek bir ilaha(tanrıya) kul olmalarıdır. Ondan başka ilah yoktur. Allah, onların ortak(şirk) koştuklarından uzaktır.
Rab: Kölenin sahibine Arapçada Rab denir. Allah ile aralarına koyup rab edindiler denmesinden anlaşılacağı üzere bu insanları ilah edinen, onların dediğini Allah’ın emirlerine tercih edenler vurgulanmaktadır.
Hisham Alabed, 03.10.2017