Her düşünce eyleme dönüşmediği için düşünce ve eylem arasında bir ayrım gereklidir. Eyleme dönüşmediği halde kimi tasavvurların inanca yön verdiğini hatırlayacak olursak, tasavvurun doğru olup olmadığını tespit etmek için başvurmamız gereken “referans” ya da “sonuç/ürün” seçeneklerinin ikisi de kendi alanlarında başvurmamız gereken mihenk taşlarıdır.
Kur’an’da bu iki mihenk taşı, cehennemliklerin iş işten geçtikten sonra dile getirdikleri şu feryatta ifadesini bulur:
“Diyecekler ki: Eğer (vahyin çağrısını) dinlemiş olsaydık, ya da aklımızı kullanmış olsaydık şimdi cehennemlikler arasında bulunmazdık.” (67:10)
“Ne yapmalı?” sorusuna doğru cevap almak mı istiyorsunuz? O halde şu iki şeyi yapmak zorundasınız:
Birincisi, insanın ve insanlığın daha önce ortaya koyduğu eylemlerden ders almak.
İkincisi, vahyin insanoğlunu uyaran çığlığına sadece “kulak” değil “gönül” vermek.
Yapmanın felsefesini doğru kurmadan “bir şeyler yapmaya” kalkmak, ya eylem düzeyinde başkalarına ve eşyaya zulüm, ya da söylem ve inanç düzeyinde kendinize zulüm olacaktır.
Mustafa İslamoğlu