Özellikle televizyon ekranlarındaki birçok programda fındık kabuğunu doldurmayan konularla ilgili fetva taleplerine cevap vermekle meşgul olunması, bir yandan sözde din referanslı eyyamcılığı meşrulaştırma işlevi görmekte, bir yandan da kıssa, menkıbe ve hurafe edebiyatı üzerinden din ve İlahiyatı folklorik bir unsur haline getirmektedir.
Belli ki bu durum medya dünyasında rahatsızlık yaratmamakta; çünkü mekanizma “alan razı, veren razı” uyarınca çalışmaktadır.
Peygamber’in açlığa dayanmak maksadıyla karnına taş bağladığını anlatmak için hatırı sayılır meblağlara anlaşma yapmak da…
Kendilerini muhafazakâr ve dindar addeden çevrelerin hâl-i hazırdaki umumi durumu, Ulvi Alacakaptan’ın “eskiden ihlas gibi görünen şey meğer parasızlıkmış” tespitini doğrular tarzdadır.
Prof. Dr. Mustafa Öztürk, 18.06.2016 – İlgili makaleyi okumak için: http://kitapveinsan.com/sakiz-orucu-bozar-mi-mustafa-ozturk/