Vicdansız bir İslam, topraksız bir tohumdur

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

 

İslâm salt bir inanışa indirgenemez: İslam’ın inanç kuralları vardır. Fakat aynı zamanda İslam’ın yaşam kuralları da vardır. Zira İslâm, hayatın bütün alanlarına dair sözü olan bir hayat sistemidir.

İslâm bir bütün olarak ve doğal bir hayat tarzı olarak uygulanır.

İslâm, Yaratıcıyı insan bilincinin merkezine koyar. İslâm, bir tek ilaha imana ve onun emirlerini uygulamaya yoğunlaşan bir Kâinat görüşüdür.

İslâm, yaratıcının insana ilim, akıl ve irade verdiğini öngören, insanın iyiyi ve kötüyü seçme iradesinin olduğunu kabullenen, evrensel barış̧ yoludur. Bu özellikleriyle İslâm, insanın sadece inanç dünyasına değil, hayatına taliptir.

İslâm, sadece inanç esaslarını değil, davranış̧ kurallarını da barındırır. İslâm iman ve ameldir. Sadece inanç güzelliğini değil, davranış̧ güzelliğini de hedefler (Leyl 5-7).

İslâm vicdana indirgenemez: Vicdan, Allah’ın evidir. Allah, insana vicdanından konuşur. İslâm, insanın vicdanına hitap eder. Vicdansız bir İslâm, topraksız bir tohumdur. Fakat İslâm, salt vicdani olana indirgenemez. Bu telakki, İslam’ı vicdana hapsetmek olur. İslâm, sahibinin vicdanını, aklını ve iradesini aktif hale getirir. Ondan, harekete geçmesini ve aktif iyi olup iyiliği çoğaltmasını ister. Tıpkı Kur’an’ın daha işin başında, Hz. Peygamber’e; Ey yatan (iyi) kişi! Kalk ve başkalarını kaldır. (Müddessir 1-2) dediği gibi.

İslâm bir ideolojiye indirgenemez: İslam’ın ürettiği kendine has bir ideoloji vardır. Fakat İslâm asla bir ideolojiye indirgenemez. İdeolojiler seküler yapılardır. İslâm ise dünyevileşmeyi “fıtrata yabancılaşma” olarak algılar. İdeolojilerin eskatolojisi (ahiret) yoktur.

İslam’sa, kalıcı hayatın adresi olarak, bu dünyayı değil ahireti gösterir.

İslâm politik bir duruşa indirgenemez: İslam’ın ürettiği Müslümanca bir politika vardır. Bu politikanın ana ayağı beştir:

  1. Hakikat/Tevhid.
  2. Adalet.
  3. Merhamet.
  4. Ehliyet.
  5. Meşveret.

Fakat İslam’ı politik bir yapıya indirgemek, ona haksızlıktır.

Zira politika yararı/çıkarı esas alır. İslâm ise yararı/ çıkarı değil hayrı esas alır.

Politika sonuç odaklıdır, İslâm emek odaklıdır. Politika zafer odaklıdır, İslâm sefer odaklıdır.

Alıntı: Mustafa İslamoğlu