Kur’anda ve Gelenekte Savaş Esirleri ve Kölelik

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

 

Müslümanlar kendilerini değil, Allah’ın dinini hâkim kılmak için çalışırlar. Bu çalışma, düzeni sarsmaya başlayınca muhalefet şiddetli olur. Karşı taraf bunun için savaş bile açar. Eğer savaşa savaşla karşılık verilmezse sonuç çok kötü olabilir. Allah Teâlâ şöyle demiştir:

Allah yolunda, sizinle savaşanlarla savaşın ama haksız saldırı yapmayın. Allah, haksız saldırı yapanları sevmez.(Bakara 2/190)

Müslümanlar ilk savaşı Bedir’de yaptılar. Allah Teâlâ bu savaştan önce şu Ayeti indirdi:

Kâfirlerle savaştığınızda boyunlarını vurun. Onları etkisiz hale getirince sıkı güvenlik çemberine alın. Sonra onları (esirleri), fidye alarak veya karşılıksız serbest bırakın ki savaşın doğurduğu sıkıntılar kalmasın.(Muhammed 47/4)

Esirleri serbest bırakmak düşmanı rahatlattığı gibi yeni bir savaşa gerekçe yapılmalarını da önler. Allah Teâlâ şöyle demiştir:

İyilikle kötülük bir değildir. Bir şeyi en güzeliyle karşıla; bir de bakarsın, aranda düşmanlık olan kişi sıcak bir dost haline gelmiş.(Fussilet 41/34)

Bedir savaşında Nebimiz, düşmanı etkisiz hale getirmeden esir aldığı için Allah tarafından şu ağır eleştiriye uğramıştı:

Hiçbir nebinin, savaş alanında düşmanı etkisiz hale getirmeden esir alma hakkı yoktur. Siz, dünya malını (hemen elde edeceğinizi) istiyorsunuz. Allah ise Ahireti (sonrasını) istiyor. Üstün olan ve doğru karar veren Allah’tır.

(Rumların yenildiği gün Allah’ın yardımıyla sevineceğinizi) Allah önceden yazmasaydı**, aldığınız esirlerden dolayı başınıza büyük bir felaketin gelmesi kaçınılmazdı.

Aldığınız ganimeti helali hoş olarak yiyebilirsiniz. Allah’tan çekinerek korunun. Allah bağışlar, ikramı boldur.(Enfâl 8/67-69)

Nebîmiz, Muhammed Suresi 4. ayete uydu ve Bedir esirlerinin bir kısmını karşılıksız, bir kısmı da fidye karşılığı serbest bıraktı.

Hendek savaşında Müslümanlarla aynı safta iken savaş sırasında düşmanla iş birliğine giren Benî Kurayza Yahudilerini Nebîmiz, savaştan sonra etkisiz hale getirmişti. İlgili ayetler şöyledir:

Allah, Ehl-i Kitap’tan, düşmana arka çıkanları da kalplerine korku salarak kalelerinden indirdi. Kimini öldürüyor, kimini de esir alıyordunuz. Onların yerini, yurdunu ve mallarını size verdi, henüz ayak basmadığınız yerleri de size verecektir. Allah her şeye bir ölçü koyar.(Ahzap 33/26-27)

Benî Kurayza kuşatmasında ölenler öldü, kalanlar esir alındı. Yurtları ve malları Müslümanlara kaldı. Ayette geçen, Onların yerini, yurdunu ve mallarını size verdi ifadesi, esirlerin serbest bırakıldığını gösterir. Çünkü ne savaşacak halleri ne de fidye olarak verecek malları kalmıştı.

Hayber ve Benî Mustalik esirleri de dâhil, tüm esirlere yapılan muamele, yukarıdaki ayete göredir. Kur’ân’ın açık emri varken, Nebîmizin farklı bir davranışta bulunması mümkün olamazdı.

Muhammed Suresi 4. ayet açık olduğu halde Sünnî ve Şiî bütün mezhepler, savaşçı esirleri öldürmeyi veya köle yapmayı, ayetin hükmü gibi göstermişlerdir.

EbûBekr el-Cessas’ınAhkam’ul-Kur’ân’ında ayete ilgili şu açıklamalar vardır:

““Ya karşılıksız ya da fidye alarak onları salıverin” Ayeti ile Allah, Nebisini ve müminleri, esirler konusunda serbest bıraktı; isterlerse onları öldürürler, isterlerse köleleştirirler, isterlerse fidye alırlar.”

Ömer Nasuhi Bilmen konuyu şöyle özetler:

“Savaş sonucu alınan esirler konusunda yetkili makam şunlardan birini yapmakta serbesttir: İsterse Müslümanların yararına hareket ederek esirlerin savaşçı takımını öldürüp fesadı tümüyle ortadan kaldırır. İsterse kötülüklerini gidermek için yalnız köle ve cariye yapmakla yetinir. İsterse zimmi konumuna getirerek Müslümanların güvencesi altında hürriyet verir. İsterse onları İslam esirleri ile değiştirir.”

Caferi mezhebine mensup Tabatabâî’nin tefsirinde konu şöyle işlenmiştir:

““Ya karşılıksız ya da fidye alarak onları salıverin” ayetinin anlamı şudur: Onları esir alın. Sonra ya karşılıksız salıverir ya köleleştirir yahut mal karşılığı veya ellerindeki esirlere karşılık serbest bırakırsınız.”

Görüldüğü gibi Sünnîler ve Şiîler, ayette olmayan köleleştirmeyi, ayetin hükmü gibi göstermişlerdir.

Dipnot:

** Müslümanlar Mekke’de zor günler geçirirken Romalıların Persler’e yenildiği duyuldu. O sırada inen aşağıdaki ayetler, birkaç yıl içinde Romalıların Persleri yeneceği, o gün Müslümanların bir zaferle sevineceği haber verildi:

ELİF! LAM! MÎM! Romalılar yenildiler. (Yenilgi) Çok yakın bir yerde oldu. Onlar, bu yenilginin ardından galip geleceklerdir. (Galibiyet) Birkaç yıl içinde olacaktır. Onun öncesinde de sonrasında da bütün yetki Allah’ın elindedir. O gün müminler sevineceklerdir. O, Allah’ın yapacağı yardımla olacaktır. O, çalışana yardım eder. O üstündür, ikramı boldur. Bu Allah’ın verdiği sözdür. İnsanların çoğu bilmese de Allah sözünden dönmez.(Rûm 30-1-6)

Tamamı için: http://www.suleymaniyevakfi.org/guncel/savas-esirleri-ve-cariyelik.html