Müşrik zihniyetinin altında yatan sebepler… [Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı]

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

İNSANLAR koştukları şirki aklileştirirler ve bu aklileştirmenin ne olduğunu yüce Allah şu ayette anlatmaktadır:

“Dikkat edin, saf din Allah’a aittir. O’ndan başkasını tanrı edinenler onlara,

‘Bizi sadece Allah’a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz’ derler. Şüphesiz ki Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Elbette Allah, yalancı ve inkarcı kimseyi doğru yola iletmez.”

Bu ayet pek çok konuyu bir araya getirip dantel gibi örmektedir:
Bu ayetteki “ed-din” kelimesine “inanç” manasını verebiliriz.

“Saf inanç, halis inanç, katıksız inanç, şirkin karışmadığı inanç” da denebilir.

Yüce Allah “Dikkat edin” derken, “Uyanık olun, imanınıza yabancı maddenin karışmasını engelleyin” demek istemiştir.
Dinin ve inancın saflığını koruyabilmek için yapılan ibadetin niyeti sadece Allah’a yönelik olmalıdır.

Mesela, Bakara 264’te belirtildiği gibi infakını insanlara gösteriş olsun diye yapmamalıdır, yaparsa ibadetine ve niyetine ortak koşmuş olur.

Namaza kalkarken insanlara gösteriş yapmak da münafıklık alametidir (Nisa, 142).

Bu münafık, ibadetine şirk karıştırmış olup bundan kurtulmak için inancını Allah’a has kılmalıdır (Nisa, 142,146).
Allah’a dua ederken yani O’ndan bir istekte bulunurken birini aracı koymak, birinin hürmetine istekte bulunmak da şirke girmektedir.

Yani bu tür işlemler, “Sadece sana kulluk ederiz ve yalnız senden yardım isteriz” şeklindeki Fatiha Suresi’nin beşinci ayetine ters düşmek, inanç ve ibadetine şirk karıştırmak demektir.

İşte dini Allah’a has kılmanın ve has kılarak ibadet etmenin tanımını Fatiha’nın bu ayeti yapmaktadır. Sadece Allah’a kulluk edilecek, tapınılacak ve yalnız O’ndan yardım istenecektir.
Müşrikler veya Allah’tan başkasını tanrı edinenler Allah’a ibadet yapmanın gerekliliğinin farkında, hatta tapınma yoluyla Allah’a yaklaşılacağının da bilincindedirler. İnsanın olgunlaşarak ve ibadet ederek Allah’a yaklaşılacağını bilecek kadar bilinçli olan bu insanlar kendilerini şirk batağından kurtaramamaktadırlar.
Kendi yanlışlarını veya şirk koşmalarını şöyle savunmaktadırlar:

“Bunlar bizi Allah’a tek başına yaklaştıracaklar diye onlara tapıyoruz.”

Bu durumun altında iki neden yatmaktadır:

  1. Birincisi tevhid inancının onların gönlünde sağlam yer edinmemiş olması,  
  2. ikincisi de Allah’a tek başına yaklaşabilmek konusunda aşağılık duygusuna sahip olmalarıdır.

İnançlı insan tek başına saf ibadet yaparak yüce Allah’a yakalaşabilir; müşrik ise bu cesareti kendinde bulamamaktadır.
Kıyamet gününde yüce Allah, şirk koşanlar ile onları yoldan çıkaran ruhani liderler, efendiler, büyükler veya insani tanrılar hakkında hükmünü verecektir.

Kendilerinde bir tanrılık vasfı görüp halkı kendilerine taptıranlar hakkında yüce Allah şöyle demektedir:

“O zalimler birbirlerine, aldatmadan başka bir şey vaat etmiyorlar.” (Fatır, 40)

Büyüklerin veya efendilerin, zayıf kimselerle ahiretteki tartışmasının ardından boyunlarına demir halkalar vurulacaktır (Sebe, 31-33).

Bu dünyada insanları yoldan çıkaranlar ile yoldan çıkarılanlar arasında tartışma olacak ve suçu birbirlerine atacaklardır. Bunlar hakkındaki hüküm, onlara cehennem yolunu göstermek olacaktır (Saffat, 22-24, Sad, 59-64).

Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı, 24.07.2013 –  Kaynak ve tamamını okumak için: http://www.haberturk.com/yazarlar/prof-dr-bayraktar-bayrakli/863090-gizli-sirk

Bir cevap yazın