Kur’an-ı Kerim surelerinin isimleri dikkat çekerek bizlere mesaj verir. Örneğin içinde milletlerin kalkınmasını ve medeniyetin unsurlarını gördüğüm üç surenin ismi bu görüşüme işaret eder. O sureler; Şûrâ, Hadîd ve Kalem sureleridir.
Şûrâ, fikir özgürlüğünü ve herhangi bir konuda görüş alışverişini ifade eder. Yani fikir özgürlüğü insan aklına hizmet etmek ve doğru kararlara ulaşmak için bir yoldur. Bunun için biz Kur’an-ı Kerim’i Müslümanların hayatında şûrâyı prensip edinmeyi merkeze almış olarak buluruz. Bundan dolayıdır ki yüce Allah nebisine şöyle diyerek hitab eder.
‘’ İş konusunda onlarla müşâvere et’’(Âl-i İmrân 3/159).
Ve yine yüce Allah Müslümanların olması gereken durumu:
‘’ İşleri aralarında şûrâ ile olanlar’’ ( Şûrâ 42/38)
diye vasıflandırır.
Baskıcı görüş ise şûrânın zıddıdır. Yani baskıcı düşünce eninde sonunda rol oynayarak fesada götüren taşkınlığa sebep olur. Böylece toplum gelişmez ve şûrâsız kalkınma olmaz. Bugün Müslümanların sorunlarının çoğu baskıcı düşüncenin ve fikir özgürlüğünün katlinin doğal sonucudur. Örneğin hâkim kendisini hata yapmayan ve müşavereye ihtiyaç duymayan bir ilah olarak tasvir eder. Ve din adamları da kendilerini her şeyi bilen Kur’an ayetlerini daha iyi anlayabilmek için mühendislik, tıp, astronomi ve bu alanlarda uzmanlaşmış kimselere danışmaya ihtiyaç duymazlar.
Hadîd ise gücün simgesidir. Ve bugün âlimler İslâm dünyasına hükmeden zayıflık halini, güçlü olmanın sebeplerini önemsemedikleri için İslam dünyasını başkalarının elinde oyuncak olmuş olarak görürüz. Yüce Allah Müslümanlara düşmanlarını korkutan silahlardan ve kuvvetlerden yapabilecekleri her şeyi yaparak kendilerini güçlendirmeyi emretmiştir.
‘’ Onlara karşı gücünüz yettiği kadar kuvvet ve savaş atları hazırlayın. Onlarla Allah’ın düşmanlarını ve sizin düşmanlarınızı korkutursunuz.’’ (Enfal 8/60)
Fakat bugün Müslümanlar silahlarını düşmanlarından alıyorlar. Çünkü Müslümanlar düşmanlarını korkutacak silahları yapamıyorlar. Ne için? Çünkü Müslümanlar insan hayatı için zorunlu olan ilimlerden astronomi, tıp, matematik, kimya ve fizik ilimlerine ve diğer ilimlere önem vermiyorlar.
Oysaki Kur’an-ı Kerim’de Kalem suresi olarak isimlendirilen bir sûre vardır. Bu sûre insan hayatı için faydalı ilimlerden bahsi geçen zorunluluğa bir işarettir. Âlimler Allah’tan korkan kimselerdir. Onlar canlılarda ve yeryüzüne dağılmış olarak bulunan Allah’ın ayetlerini gören ve bunları indirilmiş Kur’an ayetleriyle beraber okuyan kimselerdir. Onlar samimiyetle inanan kimselerdir. İnsan Allah’ın ayetlerini görebildiği kadarıyla Allah’tan korkar.
‘’Şüphesiz kulları arasından ancak alim olanlar Allah’tan korkarlar.’’ (Fatır 35/28)
Bugün Müslümanların ihtiyacı bu üç şeydir:
- Birincisi: birlik, fikir özgürlüğünü ve insan aklına saygıyı ifade eden şûrâdır.
- İkincisi Müslümanların onunla beldelerini ve kendilerini koruyabileceği ve dokunulmazlık kazanabileceği kuvvettir.
- Üçüncüsü ise Müslümanları Allah’a yaklaştıran ve Allah’ın hakiki kullarından olmayı sağlayan ilimdir.
Bu üç şey olmadan uyanış, barış, mutluluk ve Allah’a hakiki kulluk olmaz.
Hisham Alabed