2010’da George Washington Üniversitesi’nin Uluslararası İlişkişler Bölümü’nde hazırlanan ve Global Economic Journal isimli dergisinde yayınlanan “An Economic Islamicity Index” başlıklı makalede; ekonomik ilerleme, devlet yönetimi, insani ve politik haklar ve uluslararası ilişkiler konularındaki uygulamalar dikkate alınarak, ülkelerin yönetim anlayışları, İslam’ın temel ilkeleriyle mukayese edilmiş. Makaleye göre:
Kur’an’ın ortaya koyduğu değerlere uygun yaşayan ülkelerin başında
İrlanda, Danimarka ve Lüksemburg geliyor.
Türkiye 71,
Suudi Arabistan 91,
İran 139,
Pakistan ise 145. sırada yer alıyor.
Makalede değerlendirilen 208 ülke arasında yönetim anlayışı Kur’an’a ve İslami ideallere uygun olduğu belirtilen ilk otuz ülke içerisinde Müslüman bir ülke yer almıyor!
Yani 208 ülkenin ilk otuzunun, Müslüman ülkelerden daha Müslümanca yaşadıkları ortaya çıkmış durumda!
Sıkça “Gavur ülkeler” diyerek lafa başlayanlara ya da “Batı uygarlığı ortaya ne koydu” diyenlere duyurula…Elbette Batı hiçbir konuda la-yüs’el değil. Pek çok açıdan eleştirebilirsiniz; ancak talkını ele verirken; kendiniz nerede duruyorsunuz, insanlığa ne verdiniz ve hangi evrensel projeyle dünyanın karşısına çıktınız, sorarlar adama!
İYİ VE ADİL DEVLET
Makaleyi hazırlayanlardan İranlı Profesör Hossein Askari;
“İslami metinleri incelediğimizde iyi ve adil yönetimin şart olduğunu görüyoruz. Bir ülkedeki resmi kurumların çok iyi işliyor olması ve yöneticilerin vatandaşlarla aynı kanunlara tabii olmaları gereklidir. Ayrıca vatandaşlar ekonomik ve politik özgürlüğe sahip olmalı ve toplum düzeni ekonomik gelişmeye imkân vermelidir. Yolsuzluk ve fakirleşen toplum İslam’a uygun değildir” diyor.
Profesör Askari İslam olmayan ülkeyi bakın nasıl tanımlıyor:
“Eğer bir ülke veya toplum seçimle gelmeyen baskıcı ve adaletsiz yöneticiler tarafından yönetiliyorsa, insanlar kanun önünde eşit değilse, din dâhil hiçbir konuda düşünce özgürlüğü yoksa bazıları fakirlik çekerken, diğerleri lüks içinde yaşıyorsa, sorunların çözümünde diyalog ve uzlaşma yerine baskı ve şiddet uygulanıyorsa ve adaletsiz uygulamalar yaygınsa burası hiçbir şekilde bir İslam ülkesi olamaz.”
Peki, bunların olmadığı bir İslam ülkesi aklınıza geliyor mu?
Bu yazıyı yazarken, sosyal medyada, Suudi bir prensin, yolculuğunda yanına götürdüğü seksen adet şahin için birinci sınıf uçak bileti satın aldığı haberi gözüme çarptı! Haberi okurken, mülteci çocukların kıyıya vurmuş cesetleri aklıma geldi; hay bin kunduz!
DÜZLÜĞE NASIL ÇIKARIZ?
Bilim, düşünce ve sanat insanları doğruları söylemekten korkmaz ve bildiklerini sonuna kadar savunabilme cesareti gösterirlerse;
Hâkimi, savcısı, avukatı; siyasete eklemlenmeden sadece ve sadece adalet üzere olurlarsa;
Kamu kaynaklarını kullananlar, haktan-hukuktan ayrılmaksızın, tercihlerini milletten yana kullanırlarsa;
Seçilmişler her attıkları adımda, seçmen benden hesap sorar anlayışıyla hareket ederse;
Okumak, öğrenmek bir ibadet haline gelmişse;
İnsanlar birbirlerinin yaşam tercihlerini sorgulamak yerine, kendileriyle meşgul oluyorlarsa;
Şekilci anlayışın yerini, ahlak ve bilgi temelli bir dindarlık almışsa;
İşte, oradadır huzur… Oradadır başarı… Oradadır insanlık… Oradadır İslam…
Bunlar yoksa:
38 günlük bebeğe de tecavüz edilir;
Sokakta, çarşıda, evde kadınlar da öldürülür;
Farklı yaşayan, farklı giyinen, farklı konuşan öteki ilan edilir; olmadı tekfir edilir.
Böylece, ilim ve irfanın yerini örümcek tutmuş beyinlerin tekrarladıkları teraneler alır;
Ve ortaya garabet çıkar.
Bakın cehenneme dönmüş coğrafyalara; nerede insanlık?
Diyor ya Mehmet Akif:
“Ey koca Şark! Ey ebedi meskenet!
Sen de kımıldanmaya bir niyet et,
Korkuyorum, Garbın elinde yarın,
Kalmayacak çekmediğin mel’anet.”
Gel de gör halimizi koca Şair…
Ayşe Sucu, 20.02.2017
Yazının tamamı için: http://www.sozcu.com.tr/2017/yazarlar/ayse-sucu/bir-elinde-kuran-bir-elinde-hazineyle-kacan-lider-1688704/