Diyanet tarafından hazırlanan “Kendi Dilinden FETÖ(Örgütlü Bir Din İstismarı)” raporunun sonuçları 26 Temmuz günü Basın toplantısı ile medyadan duyuruldu. Sayın Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez şöyle bir cümle kullandı: “Bu örgüt, insanların zihinlerine, gönüllerine ve değerlerine sızmıştır.” Sayın cumhurbaşkanımız R. T. Erdoğan da daha önce: “Allah affetsin; kandırılmışız.” demişti.
Benim temel iddiam şu: Bu “zihinlere, gönüllere ve değerlere sızma” veya “kandırılma-istismar edilme”nin ortak ahlaki psikolojisi ve teolojik kodları analiz edilmeden, sökülmeden, ortaya çıkarılmadan bu örgütle mücadele etmek imkânsız olduğu gibi; yenilerinin oluşmasının önüne geçmek de mümkün olmayacaktır.
Bu sökme ve analiz etmenin ucu kendimize, kimliğimize, değerlerimize, kodlarımıza, mezhebimize, meşrebimize dokunacağı için, bu olay üzerine yazıp çizenler, konuşanlar, olguyu bizden uzaklaştırmaya, dışarı atmaya, marjinalleştirmeye, ötekileştirmeye, şeytanlaştırmaya çalışıyorlar.
Bu tutum, entelektüel anlamda körlüktür; ahlaki anlamda ödlekliktir, sahtekârlıktır, iki yüzlülüktür.
Eğri oturup doğru konuşalım. Kandıran ile kandırılan, istismar eden ile edilen, aynı-müşterek ahlaki-vicdani-itikadi ortak paydaya sahip olmazsa, kandırma ve istismar gerçekleşmez.
Uzun süreli, gönüllü birliktelikten sonra sonunda bir “zorlama” ve “ihanet” olayı vuku bulmuştur. Gönüllü birliktelik süresince var olan ortak duygudaşlık, psikoloji ve akaid aynılığı sorgulanmadan, “zorlama” veya “ihanet”in nedenleri üzerine sağlıklı olarak konuşulamaz.
Alıntı: Prof. Dr. İlhami Güler, FETÖ Tarafından “Kandırılma”nın veya “İstismar” Edilmenin Sünni- Ortak Psikolojisi ve Teolojisi Üzerine, 31.07.2017