İlk usul kaynağı 8. nesilde yazıldı. İlk 7 nesil usulsüz mü öldü?

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

Dine yaklaşımımızı eleştirenlerin bir çoğu usul ve üslubumuzu, kendi usul ve üslubu ile kıyaslayarak eleştirir ve kendi usullerini de asılın yerine koyarlar, oysa ki, usul ve üslup çok asıl ise tektir. Bu hakikati Kur’an şöyle dile getirir; Ama davamız uğrunda tüm gücünü harcayanları, elbette kendi yollarımıza yönelteceğiz. (Ankebut, 49)

Vahiy, hakikate ulaşan yollar konusunda totaliter bir dil kullanmaz. Usul farklı, asıl tektir. Tek asıldan farklı usuller çıkabileceği gibi, farklı usullerden tek asla ulaşmak da mümkündür. Birden çok usulün varlığı, birden çok aslı gerektirmez. Aslın tek oluşu, usulde totalitarizmin ve dayatmacılığın gerekçesi olamaz.

Usul ve üslup eleştirilerinde sözün sonunun gelmeyeceği naçiz kanaatimdir. Zira bunlar tabiatı icabı kişiden kişiye değişiklik arz eder. İnsan ötekinin usul ve üslubunda mutlaka eleştirecek bir şeyler bulur.

Piyasada ciddi bir şekilde usul ve üslup fetişizmi bulunmaktadır. Ömründe usul ve üslup üzerine düşünmeyenler, bunu dert etmeyenler zannederler ki, usul ve üslup gökten inmiş bir mefhumdur. Oysa usul de özünde insan ürünüdür. Onların unuttukları şey şudur; tek bir usul yoktur; usuller vardır ve bunlarda birbirlerini nakzederler. Usuller ilimlerin kültürüdür, füru usullere göre üretilir, bazen füru da tecdit yetmez, usulde tecdit gerekir, bu da usul fetişistlerini fena halde tedirginleştirir.

İlk usul kaynağının Şafii’nin “Risalesi” olduğunu söylerler. Şafii’nin vefat tarihi hicri 204’tür. Zira usul olmadan olmuyorsa, Şafii’ye kadar hiçbir şey olmamış demektir. Bu da sahabeyi, tabiun’u, etbaittabiun’u kapsayan koca bir yüzyılda, 8. nesle kadar usule dair hiçbir içeriğin ortaya konmadığı iddiasıdır. Bu noktada usul konusunda dogmatik bir yaklaşım sergileyenlerin sahabeye ve sahabeden sonra gelen nesillere ‘usul okumadın bir şey bilmiyorsun’ yargısında bulunmaları gerekir.

Mustafa İslamoğlu

Bir cevap yazın