Kitaba ihanet edilince hak ve hakikatin yerini batıl ve zan işgal etti

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

 

Kral, komutana neden savaşı kaybettiklerini sorar. Komutan, bunun yüz tane nedeninin olduğunu söyleyince, Kral, saymasını emreder.

Komutan: “Bir: barutumuz bitmişti” der. Komutan “barutumuz bitmişti” deyince, kral: “Gerisini saymana gerek kalmadı” der.

Kıyamet koptuktan (insanlar cennet ve cehennemde yerlerini aldıktan) sonra Allah, cehenneme girecek olanlara ilk soracağı şey şu olacaktır:

“Size ayetlerim okunurdu da, siz onları yalanlardınız değil mi?” (Müminün, 105)

“Bütün kötülüklerin anası nedir?” diye bana soracak olursanız. Bütün kötülüklerin anasının Allah’ın rahmet ve hidayet mesajından yüz çevirmek olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Çünkü Allah tarafından indirilen apaçık delillerin ve hidayetin üstünü örtmenin Kuran’a göre cezası “lanet üstüne lanet” olduğunu görürsünüz:

İndirdiğimiz açık delilleri ve kitapta insanlara apaçık gösterdiğimiz doğru yolu gizleyenlere hem Allah hem de bütün lanet ediciler lanet eder. Ancak, tövbe edip durumlarını düzeltenler ve bildiklerini açıklayanlar istisnadır. Ben onların tövbesini kabul ederim. (Bakara,  159-160)

*

Hakikati inkâra şartlanmış olanlara ve hakikat inkârcıları olarak ölenlere gelince: onların cezası, Allah’ın, meleklerin ve tüm [dürüst ve erdemli] insanların lânetine uğramalarıdır. Onlar bu halde kalacaklar; [ve] ne azapları hafifletilecek, ne de soluk almalarına imkan verilecek. [Bakara, 161-162]

*

Allah’ın indirdiği kitabın bir kısmını gizleyenler ve onu az bir değere değişenler, karınlarına ateşten başka bir şey tıkmış olmazlar; kıyamet günü Allah onlarla konuşmayacak, onları temize çıkartmayacaktır; onlara acıklı bir azap vardır. Onlar doğru yol karşılığında sapıklığı, bağışlanmaya bedel olarak da azabı satın almışlardır. Onlar ateşe ne kadar dayanıklıdırlar! [Bakara, 175-176]

**

Kuran’a ihanet ve Kuran’dan yüz çevirme bize aklımızı, ruhumuzu, inancımızı, ahlakımızı, kaybettirdi.

Kuran’ın ilim ve ahlakından sapma olunca adalet, eşitlik ve özgürlük gibi değerlerin yerine anlamsız zikirler ve merasimler oturtuldu.

Kuran’ın hikmeti olmayınca merhametsiz ve tembel bir ümmet olduk.  Hâlbuki Allah’ın ayetleriyle her türlü kirlilikten temizlenme imkânımız vardı. Kuran’dan uzaklaşma ve ona sırt çevirmenin en kahredici cezası, Allah’ı hakkıyla takdir edememe ve onu hakkıyla tanımama belasını beraberinde getirmiştir.

Kur’an kaybedilince ümmetin yanında batıl hak, hak batıl oldu. Kuran’a karşı kör olunca eşkıya evliya, Allah’ın dostları eşkıya sayıldı.

Kitaba ihanet edilince hak ve hakikatin yerini batıl ve zan işgal etti. Allah’ın yüzlerce ayetinde kendisini bize tanıttırdığı kitap olmayınca Allah’ı hakkıyla takdir edemedik. Kuran’ı inkâr ve onu yalanlama hastalığı, Allah elçilerinin ne kadar değerli olduğunun bilincini ve şuurunu kaybettirdi.

Hâlbuki Kuran’ın dörtte biri Allah elçilerinin inanç, ahlak, edep ve hayat mücadelelerine ayrılmıştı.

Allah tarafından indirilen kitap bilinmeyince Nuh, İbrahim, Musa, İsa ve Muhammed (a.s.) gibi elçileri gerçek anlamda tanımayı kaybettik.

Bizim hayatımızda tevhid dininin atası olan İbrahim(as) var mı?
Bizim inancımızda Nuh (as) nerede duruyor?
Allah’ın çilekeş elçileri Musa ve İsa (as) bizim ahlak ve aklımızda yer alıyor mu?
Hani bizde Yusuf’un hayâ ve edebi?
Yakub ve Eyyüb’ün sabrının yüz binde biri bizde mevcut mu?
Allah’ın dostu, muvahhitlerin önderi İbrahim’in tevhit hassasiyeti nerde kaldı?

İndirilen kitap olmayınca bize enjekte edilen bütün bölücülük ve mezhepçilik hastalıklarına maruz kaldık. Allah’ın ayetleri, bizi karanlıklardan aydınlığa çıkaran hidayet ve rahmet, sırat-ı müstakim ve apaçık deliller değil miydi?  Din ve hüküm, ahlak ve ibadet olarak Kuran’dan başka bir kaynağa ihtiyaç var mıydı?

Allah’ın hidayet mesajı olmayınca bölündük, parçalandık, birbirimizi vahşice katlettik, İslam düşmanlarına karşı çok kolay yutulur bir lokma olduk. (Hac, 31)

Allah’ın kitabı önümüzü aydınlatan basiret nurları değil miydi? (Casiye, 20)
Allah’ın ayetleri dünya ve ahiret için bize yeterli olan her şeyi açıklamıyor muydu? (Nahl, 89, Yusuf, 111)
Allah’ın ipi bizi bir arada tutan, karanlıklı uçurumlardan ve cehennemden koruyan bir sığınak değil miydi? (Âli İmran, 103)
Hani Allah’ın kitabından başka hiçbir kaynağa uyulmayacaktı? (Âraf, 3; En’am, 153-155)

Din daha Allah Resulü hayatta iken Allah tarafından tamamlanmamış mıydı? (Mâide, 3; En’am, 115)
Allah’ın sözünden ve ayetlerinden başka bir şeye iman küfür değil miydi? (Casiye, 6)
Allah’ın elçileri vahiy’den başka bir şeye ne zaman tâbi oldular? (En’am, 106;Yunus, 109; Ahkaf,9)

****

Ey gelenek dininin muhaddis ve müctehidleri! Allah Resulü vahiy’den başka bir şeyle uyarı ve ikaz yaptığını gösterebilir misiniz? (Enbiya, 45; Kaf, 45; En’am, 51)

Ey gelenek dininin Kur’an cahili âlimleri! Hani Allah’ın indirdiği kitap rant ve menfaat aracı yapılmayacaktı. (Âli İmran, 187, Bakara, 41)

Ey gelenek dininin muhaddis ve müctehidleri! Biz Kuran’ı tek kaynak olarak kabul eden muvahhidlere, Allah’ın kitabından içtihatlarınızda kullanmış olduğunuz tek bir ayet gösterebilir misiniz?

Allah’ın indirdiği kitaba sımsıkı sarılması, (Zuhruf, 43) onun üzerinde tedebbür edilmesiyle ilgili Allah’ın ne kadar emirleri vardı? (Nisa, 82; Sâd, 29)

Allah kitabı bizim için hayat ve şifa kaynağı olduğu, (Enfal, 24; Yunus, 57)
Nebi ile Resul arasındaki olan farkları bize Kur’an öğretmedi mi?

Fakat sizler, Allah yerine yalancıları rabler edindiniz. Bu ümmeti Allah’tan başka herkese kul ve köle ettiniz.  Kuran’ı terk ederek, Nebi adına iftira edilen yalan sözleri tek rehber edindiniz.

Siz var ya, siz! Allah ve Resulü’ne iftira üzerine iftira ettiniz. Siz Allah ve Resulü adına yalan söylediniz.
Siz batılı hakka bulaştırdınız, bile bile hakkı gizlediniz. (Bakara, 42)

Allah adına insanları aldattınız, ümmetin inancını, ahlakını, ruhunu, irfanını, vicdanını kirlettiniz.
Kısaca ümmete her türlü güzelliğini kaybettirdiniz.

Ey gelenek dininin muhaddis ve müctehidleri! Ben iddia ediyorum, insanlık tarihinde Allah’ın indirdiği vahye hiçbir toplum sizin kadar düşman olmadı.
Hiçbir millet sizin gibi vahye böyle acı darbeler indirmedi. Hiçbir zaman vahiy böyle yoğun bir ihanetle karşılaşmadı.

“De ki: Ben, sadece, vahiy ile sizi uyarıyorum. Fakat sağır olanlar ikaz edildikleri zaman bu çağrıyı duymazlar” ( Enbiya, 45)

“Yoksa sen, onların çoğunun gerçekten söz dinleyeceğini yahut akıllarını kullanacaklarını mı sanıyorsun? Hayır, onlar hayvanlar gibidir, hatta onlar yolca daha da sapıktırlar” ( Furkan, 44)

Alıntı: Ali Aydın, 11.09.2018