“Allah, şu gördüğünüz gökleri direksiz yükseltendir…” Rad, 2
Tarihte Babilliler başta olmak üzere gökyüzünün, Dünya’nın ucundaki dağlara yaslandığını savunan toplumlar olmuştur.
Peygamberimizin yaşadığı dönemde insanlar, yeryüzünün küre şeklinde olduğunu ve yeryüzünde her iki yöne gidilince, yine aynı noktaya gelinebileceğini kesin olarak bilmiyorlardı. Bu yüzden gökyüzünün nasıl durduğu iddiaları peygamberimizin içinde bulunduğu dönem için belirsiz, bilinemez ve ispatlanması mümkün olmayan türden iddialardı.
Kendi döneminde bilinmeyen ve şüpheli bir konuyu bugün bilindiği şekli ile doğru açıklamış olan tek kaynak Kuran’dır.
Dahası, Kuran’da dikkat çekilen bu gerçek, o dönemde fark edilemediği için bu ayetin peygamberimize sağlayacağı bir avantaj yoktur. Hatta bu ayet, o dönemde ispatlanamaz olduğu için muhtemelen ayette geçen “direksiz yükseltilmiş gökyüzü” ifadesi yüzünden Kuran’a itirazlar yöneltilmiştir.
Kuran’ı peygamberimizin yazdığı iddiasını ileri sürenlerin, peygamberimizin dönemindeki kanaatlere karşı Kuran’da niye böyle bir ifade geçtiğini açıklamaları mümkün değildir.
Kuran’daki anlatımların değerini daha iyi kavramamız için peygamberimizin dönemini hayal dünyamızda canlandırıp, o dönemin insanlarının kafa yapısını anlamaya çalışmamızın gerekliliği bir kez daha ortaya çıkmaktadır.
Kuran sadece indiği döneme ait değil kıyamete kadar geçerli bir kitaptır. Kuran, uçakların, arabaların olmadığı, Dünya’nın şeklinin bilinmediği, haritasının olmadığı ve çoğunluğun okuma yazma bilmediği bir ortamda indirilmiştir.
Kuran’ı, peygamberimizin, ya da peygamberimiz dönemindeki insanların yazdığını söyleyenlerin iddialarına karşı bu tabloyu hatırlamakta fayda vardır.
Kuran’da dikkat çekilen dev iddiaların mucizeviliği, ortaya konuldukları dönemin gerçekleri göz önünde bulundurulduğu takdirde çok daha iyi anlaşılacaktır.
Kaynak: Emre Dorman, Allah’ın Parmak İzi, Sayfa 76-77
Kitabın tamamını okumak için: http://www.emredorman.com/wp-content/uploads/2016/06/Allah%C4%B1n-Parmak-I%CC%87zi-Emre-Dorman-1.pdf