Cennet nimetleri ve Kur’an’da anlatılan canlı cehennem tasvirleri

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

 

Dünya hayatındaki inanç ve eylemlerin soncu olarak cennet ve cehennem iki önemli neticedir. Her ikisi de Cenâb-ı Hakk’ın esmâ ve sıfatlarının gereğidir.

Mü’min için hem cennet hem de cehennem rahmettir. Kur’an, cehennem azabının dehşetini belirttikten hemen sonra, cin ve inse

“Rabbiniz’in hangi nimetlerini yalanlarsınız?”(55/Rahmân, 35-36)

diye hitap ediyor. Burada kast edilen nimet: Cehennemin, bütün dehşetiyle insanın içinde bir ürperti meydana getirerek, mü’minin hayatını tanzim hususunda fikir ve ibret vermesidir.

Cennet, yüce duygulu insanlar için, onları yüksek zirvelere sevk etmeye sebep olduğu gibi, cehennem de, seviyesi olgunluğa ermemiş insanların ondan korkmaları sebebiyle hayatlarını ciddi bir kontrol altına almalarına sebeptir.

Cehennem, tehlikeli bir yolda yakılmış bir ateş gibidir. O yola düşmekten insanı korur. Cennet ise, müstakim/dosdoğru yola kurulmuş bir sofradır; insanı o yola davet eder. Böylece her ikisi de neticeyi düşünebilen insanlar için ayrı ayrı birer nimet olmuş olur.

“Dünya hayatını ve güzelliklerini arzulayanlara, orada işlediklerinin karşılığını eksiksiz veririz. Ancak, âhirette onlara ateşten başka bir şey yoktur.”(11/Hûd, 15-16)

Hayatımız, sağ ve sol omuzlarımızdaki kameramanlarca filme alınmaktadır.

“Kim zerre miktarı hayır yapmışsa onu görür. Kim de zerre miktarı şer işlemişse onu görür.”(99/Zilzâl, 7-8)

Akıllı yatırım, âhirete yapılan yatırımdır. Kazançlı ticaret, Allah’la yapılan ticarettir; gerçek anlamda iman edip mal ve canla Allah yolunda cihad ederek cenneti satın almak, cehennemden kurtulmaktır.

Kur’an’da anlatılan canlı cehennem tasvirleri, haram zevkleri insanın boğazına dizecek cinstedir. Haram-helâl demeden yiyip içmek, gezip tozmak, gülüp oynamak, nefsin her istediğini yapmak, dünyadan kâm almak belki önemli olurdu: Eğer cehennem olmasaydı.

Ama unutmayalım ki cehennem var. Ve bize çok uzak da sayılmaz. İyi ki cehennem var; yoksa insanoğlunu hiçbir şey zapt edemezdi. Dünya lezzetleri, eğlence ve ziyafetleri, yatlar, katlar… için ibâdeti, yaratılış gayesini unutarak bütün gücünü sarf etmeye gelmediğimiz belli olacak, sınavın çileli zevki ortaya çıkacak. İyi ki cehennem var; yoksa insan azdıkça azar, ezdikçe ezerdi. “Zalimler için yaşasın cehennem!”

Yanma acısı, belki acıların en dayanılmazıdır. Kibrit ateşine, bir kibrit sönünceye kadar dayanamıyor parmağımız. Küçük bir yanık günlerce nasıl acı vermektedir, hemen hepimiz biliriz. Günahlarla, haramlarla iç içe yaşayan insan, gözleri kapalı uçuruma koşan, elindeki benzin bidonuyla ateşle oynayan insandan daha feci bir durumdadır aslında.

Hz. Yusuf, Rabbinin burhanını gördüğü, haramların iç yüzüne şahit olduğu için davet edildiği günahı dünya hapsine tercih etmişti. (12/Yûsuf, 24)

Şeytan, haramlara sahte güzellik makyajı yapmakta, insan nefsinde bir çeşit hallüsinasyonlar oluşturup göz boyamaya çalışırken; Müslüman, Allah’ın yasaklarında güzellik olmadığı bilinciyle oyuna gelmemeli, şeytanın taktığı maskenin altındaki çirkinliği görebilmelidir. Her haram, cehenneme düşme, ateşe atılma olarak gelmeli Müslüman gözünde. Âhirete, cennet ve cehenneme yakinen iman etmek, gözle görür gibi iman etmektir. Mikroskopla dıştan temiz gibi görünen suya bakan insanın mikropları gördüğü gibi derin bakış, feraset ve hikmetle…

Ahmed Kalkan

1 Yorum

  1. Geri bildirim: Ayetleri görmezden gelenlerin sonu… – Oku, düşün, uygula

Yorumlar kapatıldı.