“Lev enzelnâ heze’l-kur’âne alâ cebelin leraeytühü hâşian mütesaddian min haşyetillâh”
Şayet Biz bu Kuran’ı bir dağa indirseydik, onun Allah korkusundan titrediğini, ihtizaza geldiğini, parça parça olduğunu görürdün” [Haşr/21]
Bu Kuran dağları, taşları canlandırıken, harekete geçirirken,
Ey muhatab! Ey İnsan! Bu kitab dağa değil, sana inmiş, Bu vahiy seni neye sarsmaz? Ruhunu harekete geçirmez. Kuran’ın bir anlamı da Ruh’tur. Bu Ruh’ta sizi gerçekten harekete geçirmez ise, yüzyıllar süren ölüm uykusundan bu milleti uyandırmaz ise, Gerçekten siz sağ mısınız? Kendinize canlı diyebiliyor musunuz?
Bu Kuran “Hablullah/Allah’ın insanlara uzattığı iptir” Ey insanlık! Ne zaman bu tek kurtuluş ipine tutunacaksınız?
Bu gece gök sofrası açılmış. “Nuzûl” aynı zamanda hiçbir şeyin eksik olmadığı, düğün sofrası demektir. Kuran açılmış, o sofradan payınıza düşeni alabiliyor musunuz?
Kuran bana nazil olmuş diyebiliyor musunuz?
Kuran benim hayat iksirimdir, benim tüm dertlerimin dermanıdır, diyebiliyor musunuz? İşte o zaman bu gece sizin kadir gecenizdir.
Bu Kitap, müminlere şifadır, buyuruyor, Rabb-i Rahîmimiz. Rabbinize itimat ediyor musunuz? Öyleyse gelin, tüm problemlerimize çözümü bu kitap ta arayalım.
Kadir gecesini yılın şu gününde, bu ayında değil KURAN’IN İÇİNDEDİR. Kuran Kadir gecesinde inmiştir. Kadir de Kuran’ın içindedir. Kuransız, kitapsız olanların ne kadri olur, ne kıymeti!
Kuran’ın doğum günü olan Kadir Gecesini kutlamanın bir sakıncası olabilir mi? kesinlikle olamaz. Ancak adetleri ibadet, ibadetleri adet yapmamak şartıyla! Ama maalesef bu ümmet bir çok adeti ibadet haline çevirmiştir. Bunu yapanlar kısa bir zaman sonra da ibadetlerin içini, ruhunu boşaltıp, onları adetleştirmişlerdir.
Bu gece asıl yapmamız gereken;
Kuran nesli olabilmenin yollarını aramak,
Yaşayan Kuran olabilmek,
Kuran’ın ahlakıyla ahlaklanmak,
Kuran’ın kadir ve kıymetini bilebilmek,
Her geceyi kadir bilmek,
Her geceyi Kuran ile ihya etmek,
Her geceyi “Kâim’ül-leyl” yaparak, gecelerimizi Kuran ile ayağa kaldırmak,
Gecenin bu en dingin anlarında, ona yüreğimizin dudaklarını teslim edebilmek,
Bu Kuran ile hayat bulmak, Kuran’sız geçen ömrümüzü,
Cahiliyye gecemiz bilip, bu kapkaranlık gecemizi Kuran güneşi ile aydınlatmak,
Kuran bana nazil oldu, hem de olmaya devam ediyor diye, “tenezzelü’l-melâiketü” Meleklerin indirmesi devam ediyor bilinciyle okumak,
Vahiy bir kere de inmiş olsa da, inişi bitmiş olsa da, o Kuran’ın anlamları bitmez.
Asırlar eskir, zaman yaşlanır. Kuran ise gençleşir, ter-ü tazeliğinden, terabetinden hiçbir şey kaybetmez!
Ey muhatab! Kuran indiği geceyi bir ömre bedel kılar.
Ey muhatab! Bu Kuran bütün bir ömre inerse, Senin ömrün Kuranla dirilirse, onun bedeli ne olur…? Elbette cennet. Elbette ebedi saadet!
Şuursuz bir geceye inen bu kitap, o geceyi bir ömre bedel kılarsa, şuurlu bir insanın ruh ufkuna, idrak dünyasına inerse, neler yapmaz!
Alıntı: Saadettin Merdin – Kendisinin yazının sonlarında belirttiği üzere Mustafa İslamoğlu ve Mehmet Okuyan’ın derslerinden hazırlanmış bir vaaz örneği – Tamamını okumak için: http://www.saadettinmerdin.com/genel/32-kadir-gecesi.html
Geri bildirim: Kur’an’ın “kitap yüklü eşekler” benzetmesi ve günümüz – Oku, düşün, uygula