Biyoenerji, reiki, enerji şifacılığı, enerji tıbbı gibi isimler ile anılan çok sayıda uygulama aslında aynı temel iddiaya dayanıyor (New Age pratikleri bir disiplin etrafında toplanmadığı için, isimler ya da anlatılar gruptan gruba değişebilir).
Bu öğretilere göre ‘aura’ insan vücudunu ve tüm canlıları tamamen çevreler. ‘Aura’, hem fiziksel hem ruhsal hem de zihinsel olarak bizi etkiler ve sağlıklı bir bireyde küre ya da elips şeklindedir. Bazılarına göre bu enerjiyi doğrudan evrenden alırız, bazılarına göre ise bu enerji bütün canlılarda vardır. Aura, salgılarımız, hormonlar ve organlarımızın çalışmasına etki eder. Bundan dolayıdır ki bu enerjide oluşan dengesizlikler kişiyi korumasız bırakır ve kişi hastalanır. Biyoenerjiciler, kişinin aurasına bakıp sorunları tespit ederler ve enerji aktarımı ile iyileştirdiklerini iddia ederler.
Peki, bu iddia ne oranda doğrudur? Modern bilim ve tıpta, ‘aura’ isimli bir enerji yoktur. Kişileri gizemli bir enerjideki dengesizlikten ziyade, bakteriler, genetik faktörler, yaşam koşulları, kişinin beslenmesi gibi biyokimyasal faktörler hasta eder. Böyle bir enerjinin varlığına inanmamız için gerekçeler olmadığı gibi inanmamak için gerekçelerimiz var. Biyoenerji ve türevleri üstüne yıllarca araştırma yapan alternatif tıp üstüne uzmanlaşmış akademisyen hekim Edzard Ernst, topladığı klinik veriler sonucunda, bu tip yaklaşımların sağlık üstünde hiçbir olumlu etkisi olmadığını tespit etti ve çoğunu ‘ticari dolandırıcılık’ olarak adlandırdı.
AURA İLE İLGİLİ DENEYLER
Aura ve biyoenerji uzmanları onlarca kere bilimsel teste tabi tutulmuşlardır. İlk defa, ‘aura’ kavramını bilimsel teste tabi tutmayı akıl eden kişi 11 yaşındaki Amerikalı bir çocuk olan Emily Rosa idi. Rosa, bu iddianın gerçekliğini araştırmak amacıyla basit ama akıllıca bir yöntem hazırladı. Buna göre Rosa, üstünde insan eli geçecek şekilde açılmış iki deliğin bulunduğu bir paravanın arkasına geçiyordu. Şifacı paravanın diğer tarafında oluyor ve ellerini bu iki delikten paravanın diğer tarafına uzatıyordu.
Bu esnada Rosa elini şifacının sağ veya sol elinin altına koymaktadır. Rosa hangi yönü seçeceğine para atışıyla ve o anda karar vermektedir. Şifacılardan istenen ‘enerji alanı’ndan faydalanarak Emily’nin elinin şifacının hangi elinin altında olduğunu tahmin etmesidir. Eğer şifacılar gerçekten kişinin ‘aura’sını hissedebiliyorlarsa, doğru tahmin oranının yüzde ellinin üstünde olması gerekmektedir. 21 şifacının katılmayı kabul ettiği deney sonucunda şifacılar yüzde 44’lük bir doğru tahmin oranı tutturmuştur, ki bu şans eseri tahminden bile kötü bir sonuçtur.
Rosa, sonuçları yayınlayarak, bilimsel yayın yapan en genç kişi olmuştur. Rosa’dan sonra, çok sayıda test yapılmıştır. Şifacılara, karanlık odada kaç kişi olduğu, paravan arkasında insan olup olmadığı, kişinin hangi paravanın arkasında olduğu gibi, çok sayıda test uygulanmış, şifacılar hiçbirinde sözde hissettikleri ‘aura’yı boşluktan ayırmayı başaramamışlardır. Sözde ‘aura’yı tespit edemeyenlerin, kalkıp ondan hastalık teşhisi yapıp iyileştirmesini beklemek ise saçmadır.
KIRLIAN FOTOĞRAFÇILIĞI
Bazı şifacılar, ‘aura’nın fotoğrafını Kirlian yöntemi ile çektiklerini iddia ederler. Kirlian fotoğrafçılığı, yüksek voltajlı, yüksek frekanslı, düşük amperli elektrik alanına dayalı aygıtlarla iletkenlerin resmini çekmeye dayanan bir elektrografik fotoğrafçılık tekniğidir. Bu teknik 1939 yılında Semyon Kirlian tarafından şans eseri bulunmuştur. Eğer fotoğraf plakalarına yüksek voltaj verip üstüne bir cisim koyarsanız, korona boşalması olarak bilinen fenomen sonucunda fotoğraf plakasında cisimden ışık çıktığını gösteren bir resim oluşur. Korona boşalması olarak bilinen fenomen, iyonize olmuş hava molekülleri ile iletkendeki serbest elektronlar arasında oluşan potansiyel fark sonucu oluşan elektrik boşalmasıdır.
Şifacılar ellerini bu plakalara koyarak resimlerini çekmekte ve size ellerinden çıkan “enerji”yi göstermektedirler. Ancak herhangi bir iletkeni alıp bu plakalar üstüne koyarsak gene aynı görüntü açığa çıkmaktadır. Yoksa tüm metaller mi şifa yeteneğine sahiptirler? Tabii ki hayır, aslında fotoğrafı çekilen şey, korona boşalmasıdır ve korona boşalması basit elektromanyetik teori ile açıklanabilen, herhangi bir gizem taşımayan bir fenomendir. Özetle biyoenerji ve türevleri, ne yazık ki insanları ümitlendirip paralarını almaktan başka hiçbir işe yaramamaktadır.
Prof. Dr. Caner Taslaman – Dr. Enis Doko, 17.9.2017