Kur’an ayetleri gibi tabiat ayetleri de, evrenin başlangıcının olmadığı (ezelî) dogmasını reddeder. Bunun bir delili de, “elementlerin yarı ömrü” tabir edilen bozulmadır.
Atom dünyasının en dayanıklı birinci temel yapı taşı kabul edilen ‘proton’ parçacığının bile yarılanma yaşına sahip olduğunu biliyoruz. Bu konudaki tartışma protonun ölümlü olup olmadığı değil, yarı ömrünün ne kadar uzun olduğudur.
Ezelî olmayan maddi evrenin sonradan var olduğu kabul edildiğinde, onun varlığını mümkün kılan bir ‘öz’ ve ‘sermaye’nin varlığı şarttır. O sermaye durup dururken ortaya çıkmamıştır. O sermayeyi Allah yaratmış ve olduğu yere koymuştur.
“Ol” emri ile yaratılan şey, işte maddi evrenin kendisinden var edildiği o ilk sermayedir.
Felsefi bir fantezi olarak farklı evren modelleri hayal etmenin bir sınırı yoktur. Nitekim bu yapılmıştır da.
Durağan-kararlı evren modeli (steady state universe) ve kalp gibi kabarıp çökerek sonsuzca salınan evren modeli (osilasyon) bunlardan ikisidir.
Durağan evren modeli 1964 yılında kozmik mikrodalga fon ışınımının keşfiyle çöpe atıldı.
Osilasyon evren modelini ise onu ortaya atanlar bile ciddiye almamış, iddialarından vazgeçmişlerdi.
Dikkatli bakılacak olursa, sonu olmayan mutlak evren modelleri ihdas etmenin arka planında, sonsuz ve mutlak bir Yaratıcı ya inanma yükümlülüğünden kurtulma arzusunun yattığı görülür.
Sonsuz yaratıcıya inanmamak için, evreni sonsuz ilan etmek… Galiba bu Tanrı’yı tesadüfe ikna edemeyince, tesadüfü tanrı ilan etmeye benziyor.
Şu an tabiat ayetleri tarafından doğrulanan tek evren modeli “genişleyen evren” modelidir.
Büyük Patlama (Big Bang) adı verilen teori, bu modelin nasıl gerçekleştiğini açıklayan modeldir.
Alıntı: Tabiat Ve Kur’an Ayetleri ışığında Yaratılış ve Evrim Sah. 27-28