…Bu sabah namazında Kuran’ı açtığımda denk geldiğim sure Yasin Suresi oldu. Okumaya başladım. Surenin başında Kuran’dan ve iki tarz insan tipinden bahsetti.
Birincisi, Anlattığınız her ne olursa olsun, karşınızdakine öyle ulaşmaz ki, sanki size aranızda görünmez bir duvar var gibi gelir. Heh işte bi böyle tiplerden bahsetmiş. Sanki boyunlarında bukağı var da sizi görmüyorlar, kafaları yukarı bakıyor. Sizden daha değerli önyargıları var, sizin anlatacaklarınızdan daha değerli…
(Allah’ın tarifi için: Yasin Suresi 6-10. ayetler)
İkincisi de:Yaratıcısını görmediği halde işaretlerini, izlerini hissedip O’nu hayatının merkezine koyan, hiç görmediğini, her gün gördüklerinden çok seven çünkü bu gördüklerinin ardında da o hiç görmediği Yüce’nin olduğunu bilen bir insan tipi.
(Allah’ın tarifi için: Yasin Suresi 11. ayet)
Sonra bahsettiği şey ise şu ayet:
”Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi, bıraktıkları her izi yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir rehberde sayıp yazmışızdır.”
Yasin Suresi, 12. Ayet
Bu ayet kalsın burada. Aklınızda da olsun he sadece burada kalmasın. Atın hafızaya bunu, bekleyin.
Şimdi ayetlerin devamında ise bir olaydan, bir kentten bahsediliyor. Öyle bir kent düşünün ki Allah onlara 3 elçi göndermiş, 3!
Ha tabi başta 2 elçi göndermiş, bu yetmeyince gelmiş 3üncü. Abi ne yaptılar, nasıl birileriydi bunlar acaba da 3 elçi birden geldi vay arkadaş ya. Neyse…
Sonra bu elçiler her zamanki gibi ‘Biz size gönderilen elçileriz, Allah tarafından gönderildik, doğru durun’ falan deyince -ki bunlar benim cümle yorumlarım. Sözlerin aslı için açın Yasin Suresini okuyun- ‘Siz hem bizim gibi birer insan hem de yalancılarsınız’ diyorlar. Abi zaten adamlar da insan değiliz iddiasında mı bulundu sanki? İnsanlara hoşlanmadıkları uyarıları yapınca, sırf bu uyarıya karşı çıktıklarını göstermemek ama karşı da çıkabilmek için saçma şeylere itiraz ediyorlar. Bak ya. Yine uzatıyorum. Kısa yazmalıyım, ama çok yoruma dalıyorum yine… Devam…
Sonra insanımız, sadece itiraz etmekle kalmadı, suç da attı. Ne suçu mu? Başlarına gelen musibetlerden bu elçileri sorumlu tuttular. Tam şeytanın sünneti. Mantıklı insanlar başlarına gelen kötü durumları kendilerini de göz önünde bulundurarak çözümleme gayretine girerler, ama şeytan ne yapar? Adem kıssasında Allah’a attığı suçu hatırlayın.
Heh işte şimdi, bir adam geliyor sahneye. Koşarak. Acelesi var demek ki. Uzak bir yoldan da geliyor sanırım. Şehrin ta diğer ucundan. Hem uzaktan geliyor, hem de koşarak. Ne için peki?
Allah için…
Allah’a duyduğu sevgi için….
Allah’a olan teslimiyeti için….
İşte ben, bu hiç tanımadığım, ismini dahi bilmediğim adamın kalbinde Allah ile karşılaştım. Şöyle düşünün. Bakın etrafınıza, insanlar neler için koşuyor, koşturuyor? Şehrin bir ucundan bir uca ne için gidiyorlar? Telaşları aceleleri ne için? İşleri, eşleri, çocukları, kesatından korktukları malları…
Bir insanın telaşının da acelesinin de Allah için olması, ne kadar büyük bir şey farkında mısınız? Yalnızca Allah için olması… Ne bir sınava geç kalıp öğretmenden fırça yememek için, ne de işe geç kalıp patrondan fırça yememek için…. Yalnızca ve yalnızca hiç görmediği ama ta kalbinde hissedebildiği, kendisine kendisinden de yakın olduğunu bildiği biricik Rabb’i için… Ne büyük şeref…
Geliyor, koşarak geliyor ki hakikatleri haykırması gerek bu adamın. Söylemesi gereken çok şeyi var oradaki insanlara belli ki. Çok şeyi var…
20 – O sırada şehrin ta ucundan bir adam koşarak geldi ve: “Ey kavmim! Uyun o elçilere!”
21 – “Uyun sizden hiçbir ücret istemeyenlere ki, onlar hidayete ermişlerdir.”
22 – “Bana ne oluyor da kulluk etmeyecekmişim beni yaratana? Hep döndürülüp O’na götürüleceksiniz.”
23 – “Hiç ben O’ndan başka ilâhlar edinir miyim? Eğer O Rahman, bana bir zarar dileyecek olsa, onların şefaati benden yana hiçbir şeye yaramaz ve onlar beni kurtaramazlar.”
24 – “Şüphesiz ki ben, o zaman apaçık bir sapıklık içinde olurum.”
25 – “Şüphesiz ki ben, Rabbinize iman getirdim, gelin dinleyin beni.”
Yasin Suresi
Bunları söyledi onlara. ”Aman boş ver ben mi kurtaracağım dünyayı.” demedi. Kalktı ta şehrin öte ucundan, koşarak bunları söylemeye, insanları uyarmaya geldi. ”Allah var!” demekten utanmadı, bunu haykırdı, yine Allah için.
Ve sonra…
“Haydi cennete!” denildi ona. O da dedi ki: “Ne olurdu kavmim bilseydi!”
Yasin Suresi,26. Ayet
En büyük zafer…
Bir diğer konu da, bu güzel adam bu tebliği elçiler oradayken yaptı. Hem de 3 elçi de oradayken. Bu olayın haykırdığı bir gerçek var, hatta Allah bilir, belki birden fazla!
Bu bir cevap. Kime mi?
Allah’ın hoşnutluğunu kazanmak için varını yoğunu yine Allah’ın yolunda harcayanlara ”Tebliğ elçilerin görevidir, sizin yapmanıza gerek yok, siz kendi halinizde dininizi yaşayın işte.” diyenler için bir cevap bu. Bir elçiyi bırakın ortada 3 elçi varken dahi tebliğ yapan o güzel adam, elçi değil, ismi bile verilmeyen bir adam, Allah’ın ”Haydi cennete!” sözlerini işitti. Bu da tebliğ yapmanın hiç de küçümsenmeyecek bir çaba olduğunun ve Allah tarafından karşılığının verileceğinin kanıtı. Yolunuzdan vazgeçmeyin. Bu yoldan insanlar için vazgeçmeyin!
Ayrıca onlar şunu da biliyorlardı ki Allah başardığın işlere değil, gösterdiğin çabaya bakıyor. Belki o kalabalık kafalarına bukağılar geçirilmiş insanlardan oluşuyordu. Belki hiçbiri inanmadı oradaki 4 kişiye de. Ama Allah görüyordu. Allah görüyordu ve bu da yeterli oldu…
O gün orada inanmayanların sonunu merak eden var mı peki? Şu ayet belki yardımcı olur:
Derler ki: “Eyvah bize! Yattığımız yerden bizi kim kaldırdı? Rahman olan Allah’ın vâdettiği işte budur. Demek peygamberler doğru söylemiş!”
Yasin Suresi, 52. Ayet
Şimdi başta aklınızda tutun dediğim ayet vardı ya, heh işte onu hatırlama vakti geldi.
”Şüphesiz ölüleri ancak biz diriltiriz. Onların yaptıkları her işi, bıraktıkları her izi yazarız. Biz, her şeyi apaçık bir rehberde sayıp yazmışızdır.”
Yasin Suresi, 12. Ayet
Bizim bu güzel adamımız, öyle güzel bir iz bırakmış ki ardında, Allah bunu tüm dünyaya duyurmak istemiş, onun o kendince gösterdiği küçücük çabasını kocaman yapmış ve kitabına yazmış.
Düşünsenize, bir şey yapıyorsunuz, öyle bir şey yapıyorsunuz ki Allah bu yaptığınızı tüm müminlere örnek olacak şekilde anlatıyor. Bu nasıl bir konum bu böyle?
Allah hepimizi O’nun yolunda canla başla varıyla yoğuyla mücadele edenlerden eylesin.
Nerede olursak olalım, Allah için uyarmaya koşalım. Allah için koşalım! Gevşemeyelim, tasalanmayalım! Hep inanalım, sabredelim! Allah bizimleyse, O bize yeter!
Bizim uğrumuzda didinenleri biz, yollarımıza elbette ulaştıracağız. Allah, güzel düşünüp güzel davrananlarla mutlaka beraberdir.
Ankebut Suresi, 69. Ayet
Kuvvet yalnızca Allah’tan!
Hamd da Alemlerin Rabb’i olan Allah’a!
Yazının tamamı için: http://bitkigibiyetistirdi.blogspot.com.tr
Geri bildirim: Şehrin öbür ucundan bir adam koşarak geldi ve…. – Oku, düşün, uygula