İnsan, kendi varlığı üzerinde düşünme ayrıcalığına sahip bir canlıdır.
Varlığı var eden biri var mı, varlık nasıl var oldu, ben nasıl var oldum, hangi süreçlerden geçerek bu noktaya geldim, bütün bunlar ne zaman/nerede oldu, ölümden sonra ne var?
Bu soruların bir kısmının cevabı FİZİKİ ÂLEME, bir kısmı ise FİZİK ÖTESİ ÂLEME aittir.
Bu iki âleme dair söylenen sözler üç kaynaktan gelebilir: DİN, FELSEFE, BİLİM.
DİN ve FELSEFE, her iki âlem hakkında da konuşmuştur.
BİLİM ise, sadece fiziki âlem hakkında konuşabilir.
DİN, FELSEFE, BİLİM…
İNANÇ, DÜŞÜNCE, BİLGİ…
Bunların birbirine rakip veya hasım olduğu yerde VİCDAN-AKIL-İRADE aktif değil pasiftir.
Hayat ve din birbirinden kopmuştur.
Dünya ve ahiret arasındaki köprü yıkılmıştır.
İmanın yerini İMANCILIK,
bilimin yerini BİLİMCİLİK,
iradenin yerini KADERCİLİK,
vicdanın yerini HİÇÇİLİK,
anlam ve amacın yerini ANLAMSIZLIK VE AMAÇSIZLIK,
merhametin yerini BENCİLLİK,
ahlakın yerini ÇIKAR almıştır.
Böyle bir dünya, cehennemin ta kendisidir.
Mustafa İslamoğlu