“Allah hikmeti dileyene/layık gördüğüne verir. Kime hikmet verilirse, ona pek çok hayır verilmiş demektir. Ancak ve ancak sağduyu sahipleri gerçeği hatırlarlar (öğüt alırlar).” (Bakara 2/269).
Hikmet sayesinde insanlar neyin kötü, neyin iyi olduğunu fark edebilir, böylece dünyada hak ve hakikatin izini takip edip mahşerde cennet ödülleriyle buluşabilme imkânını elde edebilirler. Bu yönüyle hikmet aslında takva denen değerle eşleştirilebilir.
A‘râf 7/201’de beyan edildiği gibi
“muttaki kullar kendilerine şeytandan bir vesvese geldiğinde hemen gerçeği hatırlayabilirler, her yönleriyle adeta göz kesilir, pürdikkat bir özellik arz ederler.”
İnsanları takva sahibi yapan değer ise En‘âm 6/155’te belirtildiği gibi
“Furkan olan Kuran’a tâbi olmalarıdır. Müminler eğer Furkan olan Kuran’a tâbi olurlarsa muttaki olurlar.”
Enfâl 8/29’da beyan edildiği gibi
“eğer takva sahibi olurlarsa Yüce Allah kendilerine doğruyu yanlıştan ayırt edebilme gücü olarak furkân verecektir; bu sayede hatalarını örtecek ve onları bağışlayacaktır.”
Bu özelliklerle donanımlı bir hale gelen muttaki, muhsin müminler Âl-i İmrân 3/133-134’te zikredildiği gibi
“herhangi bir hata işlediklerinde yani kendilerine yazık ettiklerinde hemen Yüce Allah’ı hatırlar, bile bile hatada ısrar etmezler.”
Yüce Allah kullarından hangilerine hikmet verilirse ona çok hayır verilmiş olacağını haber vermektedir. Bütün bu açılardan bakıldığında hikmet,
aslında Yâsîn 36/2’de de belirtildiği gibi el-hakîm olan Kur’ân hakikatleriyle donanımlı olmak demektir
Hikmet sahibi olmak Yüce Allah’ın emir ve yasaklarının yer aldığı vahiy ile buluşarak derin bir muhakeme ve isabet sahibi olabilme erdemidir.
Hayrın en büyüğü kişiye dünya hayatını düzgün yaşatabilen ve mahşerde de yüzünü güldürüp onu cennetlik yapan değerler bütünüdür.
Hikmet Yüce Allah’ın dediklerinde aranmalıdır; başka arayışlar vahiyden kopuk olacağı için sahibini istikamet sahibi yapmaya yetmez.
Prof. Dr. Mehmet Okuyan, 07.02.2018