Annecik; elimdeki bardağı düşürdüğümde, tabağın kırılmasına sebep olduğumda, sokakta yürürken düştüğümde bana bağırma, beni azarlama.
Zaten fiziken canım acıyor, zaten bir hata yaptığımı, beceremediğimi düşünerek üzülüyorum. Kendimi değersiz hissediyorum. Bir de sen sert ikazlarınla ruhumda yara açılmasına sebep olma.
İhtiyacım olan şey “sana söylemiştim, dikkat etsene” duyarak cesaretimin kırılması değil. İhtiyacım olan şey bana sarılman, kucak açman, her zamankinden daha fazla şefkat göstermen.
Senin ağzından “olsun, yanlışlıkla oldu, bir dahaki sefere daha dikkat edersin”i duymak.
Kıra döke öğrenecek, düşe kalka büyüyeceğim.
Hiç hata yapmadan doğruyu nasıl bulabilir insan?
Hiç düşmeden kalkmayı, yeniden başlamayı nasıl öğrenebilir?
Her düşüş, her hata, yeni deneyimler kazanabileceğim harika birer fırsat haline de gelebilir; her defasına beni biraz daha kendi içime düşüren, beni hayattan izole eden, özgüvenimi yaralayan dönüm noktalarına da dönüşebilir. Bunu göz ardı etme olur mu?
Alıntı: Özlem Açar