Aquamarine taşının bronşit ve astıma, firuze taşının sinir ve kaslara,
akik taşının cinsel bozukluklara,
obsidyenin karaciğer sorunlarına,
mercanın enfeksiyonlara
ve aventurinin uyku sorunlarına iyi geldiği söylenmekte.
Ama bu iddialar bilimsellikten uzak. Yapılan deneyler taşların şifa dağıtmadığını ortaya koyuyor
Taşların ya da kristallerin çeşitli fizyolojik ve psikolojik rahatsızlıklara iyi geldiğini son zamanlarda sıkça duyar olduk. Taş satan çok sayıda site ve dükkân açıldı, tespihler geleneğimizdeki rollerinden farklı olarak yapıldıkları taşların iyileştirici özellikleri ile pazarlanmaya başlandılar.
Çok sayıda kişi TV’lerde taşların iyileştirici özelliğini anlatıyor. Bazı kişiler, taş tedavileri uyguluyor ya da kitaplarını yüksek ücretlere pazarlıyor.
…Taşların iyileştirme gücü olduğu fikri özellikle New Age çevrelerinde çok yaygındır. Her ne kadar bunun kadim bir inanç olduğu söylense de bu, tam olarak doğru değildir.
PAZARLAMAYA YÖNELİK İDDİALAR
Eski toplumlar belli özel taşlara zaman zaman şifalı güçler atfetse de, taşların sistematik olarak hastalıklara iyi geldiği fikri, çok yenidir. Mesela, taş şifacılarına göre
aquamarine taşı bronşit ve astıma,
firuze taşı sinir ve kaslara,
akik taşı cinsel bozukluklara,
obsidyen karaciğer sorunlarına,
mercan taşı enfeksiyonlara
ve aventurin uyku sorunlarına iyi gelir.
Bu iddiaların hepsi çok yeni iddialardır. Taşların fizyolojik sorunları çözdüğü gibi, zihnin daha iyi çalışmasını, daha iyi konsantre olmayı sağladığı, dikkati arttırdığı, psikolojik sorunlara iyi geldiği gibi iddialar da pazarlanmaktadır.
Taşlarla hastaların nasıl iyileştirilebileceği konusunda farklı yöntemler önerilir. Kimisi taşları kolye olarak taşımayı önerirken, kimisi onlara dokunmayı önerir. Kimileri de taşları kişilerin çakralarına koyup özel masajlar yapmanın gerekliliğini savunur. Taşların radyasyonu ya da kötü enerjileri emmesi için odaya konulmasının yeterli olduğunu düşünenler de var. İddiaya göre, bu yarı değerli taşlar pozitif enerji yayarak ve hastalığa neden olan negatif enerjiyi vücuttan dışarı atarak hastalığı iyileştirir. Bazıları bu taşların, çakraların frekansı ile rezonansa giren titreşimler yaydığını ve bu şekilde yin ve yang dengesini sağlayıp hastalığı iyileştirdiğini söyler.
PLASEBO ETKİSİ
Peki, bu iddiaların herhangi bir bilimsel temeli var mıdır?
…pozitif ve negatif enerji, rezonans ve frekans gibi kavramlar New Age savunucuları tarafından bilimdeki anlamlarının tamamen dışında, anlamsız bir şekilde kullanılmakta. Dolayısıyla yukarıdaki mekanizmaların herhangi bir bilimsel karşılığı mevcut değil. Bu taşların herhangi bir iyileştirme etkisi olduğunu gösteren bilimsel çalışma olmadığı gibi, sonuçlar tek olumlu etkilerinin plasebo etkisi (gerçekte etkisiz bir tedavinin telkine dayalı bir etki ortaya çıkarma hali) olduğu yönünde.
1999 yılında Londra Üniversitesi Goldsmiths Koleji’nden Dr. Christopher French, bu taşlardan en ünlüsü olan kuvarsı test etmeye karar verdi. Deneye 80 tane gönüllü katıldı. Deneklere belli olumlu etkilere dikkat etmeleri söylendi. Deney sırasında katılımcıların yarısına gerçek kuvars verilirken, diğer yarısına plastikten yapılmış sahte kuvars verildi.
Katılımcılar New Age ‘üstatlarının’ önerdiği meditasyon eşliğinde taşları tuttular. Katılımcılardan 6’sı hiçbir değişim görmediklerini iddia etti. Diğerleri ise taşı tutan elin ısınması, bilincin açılması, daha iyi hissetme, rahatlama hissi gibi olumlu etkiler rapor etti. Katılımcıların en çok hissettiği değişim, ellerinin ısınmasıydı, bunda gariplik yoktu çünkü taşı sıkan ele daha çok kan akmakta ve eli ısıtmaktaydı. Yine konsantrasyonda artma hissi yaygındı, ancak bu da meditasyonla açıklanabilecek bir histi. Bu deneyin en önemli sonucu, gerçek kuvars ile sahte kuvarsın etkileri arasında hiçbir fark olmamasıydı.
İki grup da aynı şeyleri hissettiklerini iddia etmişlerdi. Söz konusu etkiler kuvarstan olamazdı, yani bu plasebo etkisi olmalıydı.
Deneyin bir diğer sonucu, taşın işe yarayacağını düşünenlerin, olumlu etki hissetme ihtimalinin diğerlerinin iki katı olduğuydu. Yine veriler, hipnoz ve ikna edilmeye yatkın bireylerin olumlu hissetme ihtimalinin daha yüksek olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla söz konusu deney, kuvarsın etkisinden bağımsız olarak söz konusu olumlu etkilerin zihinden kaynaklı plasebo etkileri olduğunu göstermiştir. French ve ekibi, 2001 yılında söz konusu deneyi başka 80 kişi ile tekrarladı ve aynı sonucu elde etti.
TAŞLAR RADYASYONU EMER Mİ?
Taşların radyasyonu emebileceği iddiası doğru değildir. Masanıza koyduğunuz ya da üstünüzde taşıdığınız bir taşın odaya yayılan bütün kötü ışınları emmesi ve sizi koruması mümkün değil. Taşın radyasyonu durdurucu bir özelliği olsaydı bile, bunun için bütün vücudunuzu taşla kaplamanız gerekirdi. Dolayısıyla taşların kötü ışınımları emdiği iddiası da yanlış.
Sonuç olarak modern bilime göre taşlara dayalı şifacılığın işe yaradığı yönünde hiçbir veri yoktur. Tam tersi yapılan bilimsel deneyler, taşlara atfedilen olumlu hislerin plasebo ve ikna edilmeye dayandığını göstermekte.
Elbette ki dileyen bu zararsız tedavilere başvurabilir, ancak bu şekilde fırsatçılara maddi kaynak sağladıklarını unutmamaları gerekir. Ve elbette ki bu tarz işe yaradığı yönünde hiçbir bilimsel veri olmayan tedavilere başvururken, doktora görünüp tıbbi yöntemlerden faydalanmayı kesinlikle aksatmamak gerekir. Aksi halde sağlımız büyük riske girer.
Prof. Dr. Caner Taslaman Dr. Enis Doko – https://www.sabah.com.tr/pazar/2017/11/19/tas-gibi-kandirmaca