Kur’an’ın anlamı üzerine bir saat bile kafa yorma gereği duymayan Müslümanlara en güzel örneklerden biri de Nurcular… Said Nursi’den başka hakikat tanımayan bu zavallıların Kur’an’dan kopuk halleri göz önüne alındığında okudukları kitabın Kur’an’a aykırı yerlerini görmemeleri elbette normal.
Nurcular, Türkiye’de hurafeci anlayışın en güçlü temsilcileri…
Videoda (ŞOK – Said Nursi Allah ile görüşmüş, miraç yaşamış, risaleleri Allah indirmiş! https://youtu.be/d6OqFfPPVhM )
Kur’an’ı bırakıp Risaleleri anlamak için emek sarfeden yeni türedi haşhaşiler görülüyor.
ALLAH İLE GÖRÜŞEN SAİD NURSİ
Konuşmacı Risaleden okuduğu bölümde, Said Nursi’nin Kur’an’a olan muhabbeti nedeniyle sevdiği Hulusi abilerine Allah ile olan münasebetindeki görüşmeyi “Senden sır saklanmaz!” deyip sırlarını açtığından söz ediyor.
Diğer bir dinleyici ise bu konuda ne kadar ileri bir nurcu olduğunu ispatla soruyor: “Peygamberin de böyle sırlarını paylaştığı arkadaşı var mıydı?”
Ortamdaki bir başka dinleyici cevap veriyor: “Hz. Ebubekir vardı.”
Konuşmacı sallamaya devam ediyor.
“Herkesin bir mağarasının olması lazım. Mağara sünnette var. Mağara Barla.” (…)
SAİD NURSİ KİTAP VERİLMEYEN PEYGAMBER
Konuşmacı 13. Mektuptan “Benim Rabb-i Rahîmim, beni Kur’ân’ın hizmetinde ziyade istihdam etmek ve Sözler namıyla envâr-ı Kur’âniyeyi bana fazla yazdırmak için, dağdağasız bir surette beni şu gurbette bırakıp, bir büyük merhamete çevirdi.” şeklindeki bölümü okurken SIR olarak GURBET’in lüzumunu vurguluyor.
Dikkat edilecek olursa İslam’da Kur’an’ın tefsiri, hikmeti, anlamı, kastı alınırken tarikat ve aynı uzantıda Risalelerde ve doğal olarak Nurcuların hayatında Hristiyanlıkta olduğu gibi SIRLAR bulunuyor.
Tabi Said Nursi burada her yaptığının Allah tarafından kendisine yaptırıldığını bildirmekle bir noktada kendisini kitap verilen Hz. Musa’nın yanındaki kitap verilmeyen Hz. Harun yerine koyuyor. Güya Hz. Muhammed (as) kendine kitap verilen peygamber, Said Nursi’de kitap verilmeyen peygamber oluyor.
Zaten konuşmacı da Said Nursi’yi teyiden “Allah hakikatleri öğrensin diye üstadı Barla’ya gönderdi” diyor.
SAİD NURSİ MİRAC HALİNDE ALLAH İLE GÖRÜŞÜYOR
“Barla’da üstad hazretleri tek başına zahiren fakat bir nevi miraç hadisesi oluyor orda. O yüzden mahrem bir sır ifadesini kullanıyor burda… Rabbinin ehadiyesi ile görüşmesinin zemini olarak bir Hulusi’sinin olması. Hepimizin birer Hulusisi olacak ya Hüsrevi olacak ya Zübeyri olacak… Çünkü bu mektuplar hep birisinin şahsında zemin buluyor…”
Ne tevafuk!
Pavlus’un da mektupları vardı şahsında zemin bulduğu… Aynı şekilde Said Nursi’nin ilham aldığı İmamı Rabbani’nin de mektupları vardı.
Ve Said Nursi’ninde mektupları var. Mektuplarıyla şekillendirdiği Nurcular Kur’an’dan uzaklaştırılmakla Kur’an’sız gençliğin tohumları zemin buluyordu.
ALLAH İLE BARLA’DA GÖRÜŞEN SAİD NURSİ
Konuşmacı devam ediyor: “O’nun aynasında bu hakikatler zuhur ediyor. Çünkü onlara sorduruluyor bu sorular. O kadar ileri gidiyor ki bu olay “Barla’da Allah ile olan ehadiyetullah ile görüşmesini mahrem bir sır diye ifade ediyor” üstat hazretleri. Ve o mahrem sırrı en yakınına açıyor.”
İşte cahillerin önüne diz çöktürülen Müslüman çocuklarının geldiği nokta…
Ayetten, hadisten habersiz İslami ilimlerden uzak, beyni yıkanan Müslüman çocukların okuduğu eserdeki hataları görmesi imkansız olduğu gibi 3-5 cilt eser okumakla kendini âlim görüp millete hoca kesilmesi ise apayrı bir facia…
Abilerle örülen bir din ve o dinin merkezinden, dostlarından uzaklaşmakla yok olacağı korkusuna kaptırılarak görevini yapmamakla her an bir şefkat tokadı yiyeceği beklentisi içinde kandırılan haşhaşlanan zihinler…
Alıntı: http://www.hilalhaber.com/said-nursi-yi-peygamber-ilan-ettiler_d58503.html