İbrahim (a.s) bir hanîf olarak, Sabiilerin adı var kendi yok (nominal) bütün tanrılarına savaş açmıştır. Aslında İbrahim, insanın bozulmamış zihnini ve fıtratını temsil eder.
İbrahim’in başardığı şey, rüşt sahibi olan ve sağduyuya dayanan her bir insanın başarması beklenen şeydir.
İşte İbrahim daha çocuk yaşta, çok naiv bir şekilde bozulmamış bu insan fıtratına yaslanarak, o ana kadar hâkim olan ilkel zihnin tabiata ve astronomiye odaklı anlam arayışını sorgulamıştır.
İbrahim ile, insana musallat olduğuna inanılan cin, şeytan, hayalet vs. gibi gizemli varlıklar ile insanın ve tabiatın mukadderatına hükmettiği sanılan astrolojik güçler, semavi akıllar, felekler vs. gibi yarı tanrıların işine son verilmiştir.
İbrahim’in eliyle, tabiat mitolojik unsurlardan arındırılmış, insanın tabiatı gerçek kimliğiyle görmesine zemin hazırlayan bir temizlik operasyonu yapılmıştır. Böylece her varlık layık olduğu yere oturtulmuştur. İnsan tabiatın gizemli güçlerine bağımlılıktan kurtulmuştur.
—————
Tekrar yeryüzünü cinlerle, perilerle, devlerle, zombilerle, hayaletlerle, şeytanlarla, demon’larla, gûlyabanilerle, evliya ruhları ile doldurdunuz.
Yani alt tanrılarla…
Cahiliye insanı gibi! Korktuğunuz bu adı var kendisi yok varlıklara aslında ibadet ediyorsunuz! Ama farkında değilsiniz!
Sabah ilk iş yıldız falına bakmak! Ne ayak ya!
Yıldızlar hala sizin kaderinizi belirliyor öyle mi?
Demek 4000 yıl öncesinin ilkel zihniyetinden kurtulamadınız?
Hala sizi hasta yapan amillerin başında cinler var, öyle mi?
Alıntı: Saadettin Merdin, 23.10.2016
Kaynak: https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=1470273256322389&id=100000191869464&pnref=story