Allah’ın mesajları karşısında insanların duruşu

Kitap ve İnsan - kitapveinsan.com

Allah’ın daveti ve mesajları karşısında insanların duruşları tarih boyunca farklı farklı olmuştur. Rahmân ve Rahîm olan Mevlâmız, kullarını dünya ve âhiretleri itibariyle sürekli “Dârü’s-selâm”a (huzur ve saadet yurduna) davet etmesine rağmen, nefsinin hevâsını putlaştıran insan, bu davet karşısında çoğu zaman duyarsız, donuk, ilgisiz ve hatta tepkili bir tavrın içine girer. Mekke müşriklerinin Kur’ân karşısındaki duruşları da bundan farklı değildi. Onlar da şöyle diyorlardı:

“Bu Kur’ân’ı dinlemeyin. Baskın çıkmak için o okunurken yaygara koparın.” (Hicr 15/97).

Bazı insanlar Allah’ın ayetlerini duymaktan hoşlanmazlar. Bu, onların yatışması için bile olsa tek bir ayeti terk etmemiz mümkün değildir.

“İyi biliyoruz ki onların sözlerinden dolayı için daralıyor”.

“Ona gökten bir hazine indirilmeli veya onunla beraber bir melek gelmeli değil miydi?’ demeleri yüzünden göğsün daralıyor diye, sana vahyedilenlerden bir kısmını terk edecek değilsin ya! Sen ancak bir uyarıcısın. Allah ise her şeyi görüp gözeten vekildir”.  (Hud 11/12).

Kendilerine Allah’ın ayetleri bir uyarı olarak okunduğu zaman , “şimdi bunun sırası mı?”, “Biz ne konuşuyoruz sen ne diyorsun?” diyerek, ya da beden diliyle yüzünü ekşiterek, kaş göz işaretiyle bu uyarıyı yapanı âdeta alaya alan kimseler, acaba hangi safta durmuş olmaktadırlar?

Kur’ân’dan Mesajlar, s. 109-110