Elimizdeki Kur’an (322604) harften oluşur. Kur’an-ı Kerim’de (77845) kelime vardır. Kur’an-ı Kerim’de 6236 ayet bulunmaktadır. Kur’an’da 114 Sure var, en kısa sure El-Kevser Suresidir (3 ayet) ve en uzun sure Bakara suresi (286 ayet). Allah’ın Muhammed’e indirdiği vahyin tamamı budur.
Bu ayrıntılı ve açık Kuran’ı anlamak için, Müslüman alimler 100’den fazla tefsir yazdı, raviler (hadisçiler) bir milyondan fazla hadis topladı, müftüler bir buçuk milyondan fazla fetva verdiler. Din adına 900.000’den fazla kitap yazıldı ve (yazılmaya devam ediyor).
İslam ulusu bu kitapları ve yazımları kaynak sayarak, yüzlerce gurup, tarikat, parti ve rakip mezhepler şeklinde yayılmış durumda; birbirlerini 1400 yıl boyunca maddi, manevi ve fiziki olarak katletmiştir ve (katletmeye devam ediyorlar).
Her bir grup Kur’an’ın anlaşılmadığını ve kendilerinin bu konuda yetkili olduklarını, Allah’ın kendilerine bu konuda izin verdiğini iddia ediyor ve bunu maddiyat karşılığında kullanıyorlar.
Bugün Kur’an’ı açıklamak için verilen hadis ve fetva sayısını, Kur’an ayetlerinin sayısına bölersek, Her âyetin anlaşılması için 481 adet Hadis ve Fetvaya ihtiyacı olduğunu görüyoruz!
Eğer bu din tamamlanmışsa ve Muhammed’de bu tamamlanmış olan dini, Kur’an’ı örnek alarak yaşamışsa, o kadar Kur’an dışı kaynaklara ne gerek var?
Eğer din size göre hala sadece hadislerle ve fetvalarla tamamlanıyorsa, Allah neden tamamlandı demiş olabilir?
Bu zihinsel trajedi karşısında ortaya çıkan soru şudur:
Allah bize herkesin anlayacağı ayrıntılı ve net mi, yoksa anlaşılması zor, tılsımlı bir kitap mı gönderdi?
Allah nasıl olur da anlaşılmaz bir kitap gönderiyor ve aynı zamanda din konusunda ayrımcılık yapanları tehdit ederek Resul’ünün de böyle gurup ve kişilerden ayrı olduğunu söylüyor.
“Şu dinlerini parça parça edenler ve kendileri de grup grup ayrılmış olanlar var ya, (senin) onlarla hiçbir ilişiğin yoktur. Onların işi ancak Allah’a kalmıştır. Sonra (O), yapmakta olduklarını kendilerine haber verecektir.” En’âm 159
Tapınaklardaki rahiplerin sorguladığı gibi İslam 72 mezhep şeklinde ayrılmışsa, Allah Müslümanlara din konusunda ayrım yapmamaları için neden emir verir? Bölünmüş olmaları, Allah’ın emrine uymadığını gösteriyor değil mi?
““Dini dosdoğru tutun ve onda ayrılığa düşmeyin!” diye Nûh’a emrettiğini, sana vahyettiğini, İbrâhim’e, Mûsâ’ya ve İsâ’ya emrettiğini size de din kıldı. Fakat senin kendilerini çağırdığın şey (İslâm dini), Allah’a ortak koşanlara ağır geldi. Allah, ona dilediğini seçer. İçtenlikle kendine yönelenleri de ona ulaştırır.” Şûrâ 13
Eğer size göre dinde ayrışmak İslam’ın amaçlarından biri ise, Öyleyse Allah, hakkı onlara ulaştırdıktan sonra kendi aralarında dağılmış ve ayrılığa düşmüş olduklarını neden söylüyor?
“Onlar, kendilerine bilgi geldikten sonra, aralarındaki kıskançlık yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer (azabın) belli bir süreye kadar (ertelenmesi ile ilgili olarak) Rabbinden bir söz geçmiş olmasaydı, aralarında hemen hüküm verilirdi. Onlardan sonra Kitab’a mirasçı kılınanlar da, onun hakkında derin bir şüphe içindedirler.
(Ey Muhammed!) Bundan dolayı sen çağrıya devam et ve emrolunduğun gibi dosdoğru ol. Onların hevâ ve heveslerine uyma ve şöyle de: “Ben, Allah’ın indirdiği her kitaba inandım ve aranızda adaleti gerçekleştirmekle emrolundum. Allah bizim de Rabbimiz, sizin de Rabbinizdir. Bizim işlediklerimiz bize, sizin işledikleriniz sizedir. Bizimle sizin aranızda tartışılacak bir şey yoktur. Allah, hepimizi bir araya toplayacaktır. Dönüş de ancak O’nadır.”” Şûrâ 14-15
Allah, Muhammed’e, dinde ayrım yapılmaması için çağrıda bulunulmuştur; İslam alimleri ise Muhammed adına farklı bir din taahhuk ettirmiş ve bunun için taraftar toplamışlardır.
“Yoksa, Allah’ın izin vermediği bir dini kendilerine tutulacak yol kılan ortakları mı var? Eğer (cezaların ertelenmesine dair) kesin hükmü olmasaydı, derhal aralarında hüküm verilirdi. Şüphesiz, zâlimler için elem dolu bir azap vardır.” Şûrâ 21
Ee müslümanlar bu nasıl iş ? !
Hisham Alabed