Bir kimsenin her ortamda konuşma cesaretine sahip olması ve “doğru”yu söylemesi ile, her zaman ortama göre konuşması, nabza göre şerbet vermesi aynı şey değildir.
Her ortamda doğruyu söyleyip, her zaman doğrudan yana tavır alabilirsek, insan olmanın anlamını fark etmeye başlarız.
Her insan yanlış yapabilir; her yanlış yapanı cezalandırmaya, linç etmeye kalkışırsanız, bir müddet sonra “doğru”dan, “hakikatten” yana olanı mumla arasanız da zor bulursunuz… Korku “makul”ün düşmanıdır…
Hz. Peygamber “hikmet ve güzel öğütle”(17/125) İslam’a çağırıp, “en güzel şekilde mücadele” ederken, “Rahman’ın has kulları”na cahiller laf attığında en fazla “selam”(25/63) deyip geçmeleri beklenirken Müslümanların şiddete bu kadar teşne olmalarının sebebi acep ne ola ki?
Tekfir Allah’ın rahmet alanını daraltmaya kalkışmaktır; te’vil varsa tekfir olmaz.
İslam’ın kimsenin himayesine ihtiyacı olmadığı gibi, Allah da hiç kimseyi Allah adına konuşmakla görevlendirmemiştir.
İmanın akılla irtibatı kopunca, şiddet meşrulaşmaya başlar.
Prof. Dr. Hasan Onat