Hidâyet doğru yolu göstermek, doğru yolda gitmek anlamında kullanılır. İsim olarak, doğru yol, kılavuzluk, amaca ulaştıran yolu gösterme, bu yol için kılavuzluk etme şeklinde tanımlanabilir (İsfahânî, 1992, 835-840; Cürcânî, 2007, 340; , Yavuz, 1998, 17/473). Kur’an’ı Kerîm’de farklı yerlerde seksen beş kez geçen hüda kelimesinin anlamları üzerinde alimler görüş belirtmişlerdir.
Bunlardan birisi olan İbn Kuteybe, kelimenin temel anlamının yukarıdaki tanımlamaya uygun bir şekilde yol gösterme, kılavuzluk etme şeklinde olduğunu ifade etmektedir. İbn Kuteybe bu kılavuzluk etme işinin içine Peygamberlerin davetini, Allah’ın canlılara verdiği hayatı sürdürme yeteneğini ve dilediğine vermiş olduğu başarıyı dahil etmektedir (İbn Kuteybe, 1393/1973, 443-444). Ebu-l Berekat En-Nesefî (ö 710/1310), Semûd Kavmi’yle ilgili ayette geçen hidayetle ilgili kelimeyi, biz onlara doğru yolu açıkladık şeklinde yorumlamaktadır. Maturidi (ö. 333/944) ise, hidayeti doğru yolu görebilmenin insanlarda yaratılması olarak kabul etmektedir. İnsanlar kendi istekleriyle dalaleti küfür yolunu terk edip hidayeti seçmekte özgürdürler. İnsan yapıp etmeleri hidayeti ve dalaleti yaratma açısından Allah’a, fiiliyata geçirme bakımından insana özgü kılınmıştır. Kişi kendi yeteneklerini dalalet yönünde kullanmadıkça yüce Allah ona hidayetin kapılarını açacaktır (Nesefî, 2011, 3/231; Düzgün, Esen, Ay, 2011, 306, Akın, 2016, 110).
Razî, hidayet kelimesinin geçtiği ayetler üzerinden konuyla ilgili geniş kapsamlı açıklamalar yapmıştır. Bu bağlamda öncelikli olarak ele aldığı ayetlerden biri; “Kendileri için hidayet yolu belli olduktan sonra gerisin geri dönenleri, şeytan aldatıp peşinden sürüklemiş ve kendilerini boş ümitlere düşürmüştür.” (47/Muhammed, 25) ayetidir. Razi, bu ayetten hareketle hidayetin kulun tercihiyle ilgili olduğu kanaatindedir. Bu kanaatini yüce Allah inanmayanlara karşı; “Yahut, Allah beni doğru yola iletseydi elbette ona karşı gelmekten sakınanlardan olurdum demesin. Yahut azabı gördüğünde, Keşke benim için dünyaya bir dönüş daha olsa da iyilik yapanlardan olsam demesin.”(39/Zümer suresi, 57-58) Ayetiyle de açıklamaya çalışmaktadır. Ayette geçen inanmayanların bu yakınmalarına karşı ise; “Yahut, eğer bize kitap indirilseydi biz onlardan daha çok doğru yolda olurduk demeyesiniz diye bu Kur’an’ı indirdik. İşte size Rabbinizden açıkça bir delil, bir hidayet ve bir rahmet geldi. Artık Allah’ın ayetlerini yalanlayan ve (insanları) onlardan çeviren kimseden daha zalim kimdir? İnsanları ayetlerimizden alıkoymaya kalkışanları, yapmakta oldukları engellemeden dolayı azabın en kötüsü ile cezalandıracağız”(6/En’am, 157) ayeti zikredilmektedir. Razi bu ayeti hidayet bağlamında değerlendirmekte ve inanan-inanmayan herkes için Kur’an’ın bir rehber olarak indirildiğini vurgulamaktadır. Dolayısıyla hidayete erme Allah’ın insanlara göstermiş olduğu bu yola uymakla gerçekleşebilecektir.
Alıntı: Mehmet AKIN