“Çevre kirliliği”, “küresel ısınma”, “iklim şartları değişikliği”, haberlerde ve diğer medya organlarının bulunduğu alanlarda sürekli dile getirildiği için artık anlamını yitiren, klişeleşmiş kelimeler. Anlamsız gibi görünen o sözler, bozulmuş bir gezegende tüm eylem ve davranışlarımızı yeniden gözden geçirmemize sebep olabilir ve bizleri farklılaştırabilir. Ama ne yazık ki, mevcut tehlike gözler önünde olduğu halde hala dikkat etmiyoruz. Yaşadığımız bencillik hissiyatı o kadar kuvvetli hale gelmiş ki, bozgunculuğun bile doğal bir olay olduğuna inanmamızı sağlıyor.
Avustralya’da olan feci yangın ve daha birçok doğa katliamları, sebebi insanlar olduğu açık ve net iken, hala Allah’ı sorumlu tutan ve bu konuda haddi aşanlar var! Hâlbuki Allah bize bununla alakalı ne diyor:
“Yeryüzünde düzen sağlandıktan sonra kurulu (doğal) düzeni bozmayın.” (Araf 7/56)
Allah Kur’ân-ı Kerim’de, yeryüzündeki bozgunculuğun sebebinden şöyle bahsediyor:
“İnsanların, kendi elleriyle yaptıkları şeyler yüzünden karada ve denizde bozulmalar olur. Bu, ettiklerinin bir kısmını bulsunlar diyedir; bakarsın vazgeçerler.” (Rum 30/41)
İnsanlar, insan olduğunun ve sorumluluklarının farkına varmalı artık. Orada yanan hayvanların bize anlatmak istediklerinin, vermeye çalıştığı dersin farkına varmalı.
“İnsanlık” öldükçe hayvanlarında öldüğünün ve doğanın tahrip olup dengelerin bozulduğunun farkına varmalı! İnsan, doğaya zarar veren tek biyolojik varlıktır! Fıtratının da ötesine geçen insan, doğanın ilk düşmanı haline gelmiştir.
Doğa Allah’ın yaratmasıdır. Doğaya zarar veren bir insan, Allah’ın koyduğu sınırları aşmış durumdadır ve kesinlikle cezalandırılacağından emin olmalıdır!’
Hisham Alabed