Vahyin muhatabı akıldır. Akılla kavranmayan vahiy imana dönüşmez. İman etmek emin olmayı, emin olmak bilgiyi, bilgi ise aklı gerektirir.
Vahyi tasdik etmek ve ona teslim olmak, insanın kendi aklı ile olmazsa iman gerçekleşmez. Aklın olmadığı yerde şirk vardır.
Dini olup da aklı olmayanın, aklı olup da dini olmayandan; diğer bir deyimle, kendi aklı ile iman etmeyenin, kendi aklı ile inkâr edenden bir farkı yoktur.
Dinin tek kaynağı Kur’an’dır. Allah’ın yanı sıra, Lat’ı ilah edinmekle; Kur’an’ın yanı sıra başka kitapları dinde kaynak edinmek arasında fark yoktur. Kur’an’ı yetersiz görmek, Allah’ı yetersiz görmekle eşdeğer bir cürümdür.
“Kur’an yeterlidir.” demek, “Dinin tek kaynağı odur.” demektir. Onun yanı sıra hiçbir metin, dinde kaynaklık değerine sahip değildir, demektir. Allah’ın sözünün diğer sözlerle bir tutulamayacağı, demektir. Kur’an’ın tek başına, insanı kurtuluşun yollarına eriştirmede, yeterli olduğuna inanmak, demektir. Onun dışında hidayet rehberi yoktur, demektir. Hesap günü kendisinden hesaba çekileceğimiz tek kitaptır, demektir.
Dinde, Kur’an’ın yanı sıra başka kitapları da öngörmek, Kur’an’da eksiklik olduğunu söylemek demektir. Bilinmelidir ki: Dinin sahibi Allah’tır ve Allah kendi dinine kimseyi ortak etmemiştir.
Kur’an yeterlidir, demek; diğer kaynakları “gereksiz görmek” değil; onları “din edinmemek” demektir. Hadis, icma, kıyas, siyer vb. kültürel kaynaklarla “din” sahibi değil ancak “bilgi” sahibi olunur.
Kur’an’ın dışındaki kaynakların yalnızca bilgi değeri vardır. Bilgi değerine sahip olmaları, onları din edinmeyi gerektirmez. Zira “iman” olmadan “din” olmaz ve Kur’an’ın dışında “imana” konu başka bir kitap yoktur. Onun dışındaki bütün bilgiler “zan” içermektedir ve “zan” ile iman olmaz. Bu nedenle Kur’an’ın dışında herhangi bir şeyi imana konu edinmek açıkça şirktir. Keza bir kimse Allah’ı birlediği gibi; kitabını, dinini ve yolunu da birlemedikçe muvahhit olamaz. Kitap, din ve yol: Kur’an’dır. Kur’an’ın yanı sıra kitap, din ve yol edinen müşriktir.
Alıntı: Erhan Aktaş, Kerim Kuran