Ey insanlık ailesi! Elbet sizi bir erkekle bir dişiden yaratan Biziz; sizi birbirinizi tanıyasınız diye kavimler ve kabileler haline getirdik. Allah katında en üstününüz, sorumluluk bilinci en güçlü olanınızdır; şüphe yok ki Allah her şeyi bilir, her şeyden haberdardır. (Hucurat, 13)
* * *
Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı yapışın ve birbirinizden ayrılmayın. Ve Allah’ın üzerinizdeki nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman iken, kalplerinizin arasını uzlaştırdı da, O’nun lutfu sayesinde kardeş oldunuz; ve siz ateşten bir çukurun kenarındaydınız da, sizi oradan kurtardı. İşte bu şekilde, Allah size mesajlarını açıklar ki, doğruyu bulabilesiniz. İçinizden hayra çağıran, ortak iyiyi emreden ve kötüden de sakındıran bir topluluk bulunsun;* ebedi saadete erecek olanlar da işte bunlardır. (Ali İmran, 103)
* * *
Ey iman edenler! Hep birlikte barışa girin, şeytanın adımlarını izlemeyin, çünkü o size apaçık düşmandır. (Bakara, 208)
* * *
Zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur. (Bakara, 193)
* * *
Siz ey iman edenler! Sorumsuzun* biri size (asılsız) bir haber getirdiğinde, durup gerçeği araştırın; değilse, istemeden birilerini rencide eder, ardından da yaptığınızdan pişmanlık duyarsınız. (Hucurat, 6)
* * *
İmdi, müminlerden iki gurup çatışırlarsa aralarını bulun; fakat bir taraf diğerinin hakkına saldırırsa, o haksız taraf ile Allah’ın emrine dönünceye kadar mücadele edin; ama eğer (saldırganlıktan) vazgeçerse, tarafların arasını adaletle bulun ve adil davranın: çünkü Allah adil davrananları sever.
Bütün müminler yalnızca kardeştirler; öyleyse kardeşlerinizin arasını düzeltin ve Allah’a karşı sorumlu davranın ki, O’nun merhametine mazhar olasınız. (Hucurat, 9-10)
* * *
Ne zaman savaş ateşi yaksalar, Allah onu söndürür ve onlar yeryüzünde çürüme ve yozlaşmayı yaymak için çırpınırlar, Allah ise çürüme ve yozlaşmaya neden olanları sevmez. (Maide, 64)
* * *
Keşke çıksaydı, ama ne yazık ki sizden önceki nesiller arasından, kendilerini kurtardığımız bir azınlık dışında, yeryüzünde toplumsal çürümeye karşı direnen akıllı ve erdemli kimseler çıkmadı. Zulme eğilimli çoğunluksa, ayartıcı dünyevi zevklerin peşine takıldılar ve günaha gömülüp gittiler. (Hud, 116)
* * *
Rabbin, halkı (birbirlerine karşı) doğru dürüst davrandığı sürece, (sadece) sapık inançları yüzünden ülkeleri helak etmez. Zaten, eğer Rabbin dileseydi, insanlığın tamamını tek bir ümmet yapıverirdi. (O bunu dilemediği içindir ki) onlar, farklı görüşler benimseye gelmişlerdir. (Hud, 117-118)