Gündemi meşgul eden “oyun terapisti” üzerine ben de bir kaç şey söylemek isterim; bugün bir arkadaşımdan gelen yorum ve soru üzerine. Şöyle diyor:” Etik ihlal bir yana, sertifikası ve yetkinliği olmadığından bahsediyorlar.”
“Çocukla baskı kurmadan oyun oynama nasıl bir sertifika ve yetkinlik gerektir ki?”. Benzer düşüncede olan çok insan olduğunu düşünüyorum.
Bu nedenle oyun terapisinden bahsetmek isterim biraz. Oyun terapi, yalnızca çocukla oyun oynamak ve bunu bir biçimde yapmak değildir.
Oyun terapi hatta bazen oyun oynamak bile değildir, basbayağı terapidir.
Bir kuramsal alt yapı, oyunu okuma becerisi, oyun terapisinde olan çocuğa nasıl yaklaşmanız hatta yaklaşıp yaklaşmamanız gerektiğine dair deneyim ve daha bir sürü şey gerektirir.
Bazen bir sözü söyleyip söylemediğiniz dahi çocuğu terapiden koparabilir veya onun terapiye güven duyup kendini açmasını sağlayabilir. Bu anlamda ameliyat gibidir. Bir oyun terapisti de bir nevi cerrahtır.
Nereye dokunduğunu, dokunup dokunmaması gerektiğini, ameliyat yerini nasıl açması ve kapatması gerektiğini iyi bilmelidir. Bu anlamda tek başına sertifika değil yetkinlik çok önemlidir.
İnsanlar söz konusu ruh sağlığı olduğunda somut bir veri,girdi, çıktıdan bahsedemediğimiz için meselenin ciddiyetini anlayamayabiliyorlar. Maalesef insanlar, “çocukları ne kadar seviyor, ne kadar iyi bir insan, ne kadar tatlı bir insan” Üzerinden yetkinlik değerlendirmesi yapabiliyorlar. Çünkü ellerinde başka kriter yok. Bilgilendirme önemli.
Sertifika ve yetkinlik noktasında ise sadece yetkin olduğunu söyleyenin değil yetkinlik verdiğini söyleyenin de denetlenmesi gerekir.
Uzm. Psk. Aslı Soyer, 10.02.2017 – https://twitter.com/uzmpskaslisoyer