Yaşam tarzınıza, kültürünüze, evlilik yapınıza ve bütçenize uymayan bir düğün, sizin düğününüz değildir, tribünün düğünüdür.
3 saatlik bir düğün için 3 yıl borç ödeyip, evliliğin en taze yıllarını elinde hesap makinesiyle geçirmenin var mı bir mantığı?
İnsanlara güzel menüler, şık bardaklar, gelenlerin bile anlamadığı sırf elit görünmek için kültürüyle alakalı olmayan müzikler… On binlerce liralık düğün yapıp, iki gün sonra eşinin altınlarını bozmak zorunda kalmalar.
Kendin ol kardeşim;
3 saatlik bir düğünle kimsenin gözünde level atlamazsın. Statün değişmez. 3 gün sonra aynı ortamda, insanların tanıdığı aynı insan olarak yaşama devam edeceksin. Kendini hırpalamaya, birilerine kanıtlamak için olmadığın düzeyi yansıtmaya, kendini yetersiz görmeye ne gerek var? Varsa, istiyorsan yaparsın.
Yoksa asla olmadığın karakteri, sahip olmadığın düzeyi, kaldıramayacağını yansıtma.
Seni seven, her halinle sever. Bir nikâh da yeter, sade bir davul zurna da. Olmadı kasetten bir oyun havası.
Sadece düğün mü? Elbette değil.
Showroomda gördüğün koltuk takımlarını da alma hemen. Sonra evde kıpırdamak için yer bulamazsın.
Mesela varsın orta sehpan olmasın. Gıcığım ben orta sehpalara. Günde 1-2 kere kullanacağım diye niye 24 saat evin merkezini işgal eder ki?
Eskisi gibi kalabalık evlilikler yaşamıyoruz unutma. Evini çok sade döşe. Döşe ki, eşyalar değil, insanlar yaşasın.
Her odayı doldurmak zorunda da değilsin. Zaten 2 yılda dolacak. Erken doldurursan esas ihtiyaçların için aldıklarını atman gerekecek.
Geleneksel zevklere boyun eğme. İllaki perde halıyla, halı koltukla, elti gelinle uyumlu olmak zorunda değil.
Bana kalırsa insanlar eşyayı evlendikten sonraki 2 yıl içine yaymalı. Bilmediğin bir sistemde neye ihtiyacın olduğunu nerden bileceksin ki?
Bilemediğin için de tahmini alış-veriş yapacaksın( ya tutarsa). Misafir için özel takımların olmasın mesela. Senin kullanmadığın hiç bir şeyi misafir kullanamaz.
Misafir odası, misafir yemek takımı, misafir masası… Misafir değersiz olduğu için değil, sen değersiz olmadığın için.
Evlenirken de evi döşerken de kendin olmaktan, vazgeçme. İnsanlar senin her haline alışıyor zaten. Kasmaya, zorlamaya gerek yok.
Düğün ne gelinin ne de damadın değerini arttırır. Düğün kök ailelerin itibarı, davetlilerin eğlencesi, mekân sahiplerinin de gelir kaynağıdır sadece.
Düğünden sonra adeta kimsenin keşfedemediği yatırım atağı olarak altınları bozup araba da alma.
Evliliğin ilk 2 yılı, kök ailene her şeyi de anlatma. Sonuçta sen eşinle barışırsın onlar hep yapılanla hatırlar eşini. Nefret ettirdiğin eşini, tekrar sevdirmek yine senin başına kalır. Söylediklerini sonra kendin toparlamakla uğraşırsın.
Yaptığın az harcama ile evliliğine daha sakin kafa, daha enerjik, daha çok gezen daha çok tatil imkânı olan bir çift olabilirsin…
Serhat Yabancı – Aile Danışmanı / https://www.facebook.com/serhatyabanci
Geri bildirim: “Elalem ne der?”, “Bir kere evleniyorsun” !!!! – Oku, düşün, uygula